Ben Zeynep Kutlu. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslami İlimler 3.sınıf öğrencisiyim.
Babasından duyduğu Filistin fikriyle, o fikrin hasretiyle büyüyen bir çocukken Rabbim kavuşabilmeyi nasip etti. Önce zihnime ve ömrüme sonra gözlerime ve ruhuma nakış nakış işlenen bir kutsal vardı içimde.
Daha öncesinde günlerimi Aksa’da geçirmiş, kitaplarım onun mis kokusuna bulanmış, ruhum şenle dolmuştu, elhamdülillah. Fakat bu sefer… Aksa tufanından bu yana bizlerde çok şey değiştiği gibi onun yoluna feda olacağımız Aksamızda da çokça şeyler değişmişti.
Aksa’nın huyudur, ruhuna şifa olsun sözleriyle uğurlamıştı dostum beni. Hakikaten Aksa hep şifa olmuştu da ben bu sefer onun yarasına bastıracak bezi bile bulamamıştım. Kudüs’ü soldurmuşlar dedim şehre ayak bastığım ilk anlarda, buralar hüzün kokar olmuş. Onu toprağından ayırmışlar, sulayanı türlü bahanelerle uzak etmişler, yapraklarını 60 yaş sınırına tabi tutmuşlar.
O bereketli toprakların etrafında adım adım tüm kapıları aşındırdık. Bazılarımız Filistinlilerin koluna girdi, birkaçımız kıyafetini değiştirdi, benim gibi bazıları da kapılarda gözünde yaşla içeri girebilmeyi bekledi. Kudüs Kumbarası projesi nedir ve biz böyle bir zamanda neden oraya gittik sorusunun yanıtını tam manasıyla kapı kapı dolaşıp içeri girmeye çalışırken verdim kendime. Sen oradan kıracaksın zinciri, ben buradan; bir gün mutlaka kavuşacak ellerimiz. Her şey aydınlığa çıkmak için, her şey “mutlak bir” için…