Zeynep Ceyhan – 2000 / Sivas

‎بسم الله الرحمن الرحيم

Peygamberlerin şehri, alimlerin yurdu, şehitler diyarı, bereketlerin şehri Ey Kudüs!

Cümlelerime başlamadan önce bu mübarek ayda Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksâ’yı ziyaret etmemi nasip eden Rabbime sonsuz hamd olsun.

Ümmetin kanayan yarası Ey Kudüs! Peygamberimiz bir hadisinde Müslümanları bir vücudun uzuvlarına benzetmiştir. O uzuvlardan biri hasta olunca diğer uzuvlarda etkilenir. Müslümanların bir uzvu Mescid-i Aksâ’mız hasta. Peki bizler Müslümanlar olarak Mescid-i Aksâ’nın acısını kalbimizde taşıyor muyuz?  Saatlerimizi Mescid-i Aksâ’ya kurabiliyor muyuz?

Bu sorularımın cevabını Kudüs kumbarası ekibi ve Merve Hoca’m ile tanışınca almıştım aslında. Sanki her biri özenle seçilmişti. Aksâ davası ve şuuru ile Rabbim bizleri bir araya getirmişti.

Kudüs’te yaşayan kardeşlerimiz biz geldik, Ecdadın izlerini taşıyan kadim şehir, Türkiyeli kardeşleriniz geldi. Abdulhamit’in torunları geldi.

“Kudüs’e bir kez gidilir. Ondan sonrası hep dönüştür.”  Demiştir ya şair. Dönüşlerin en güzeli ile döneceğiz Nazlı Kudüs’e. Beytül Makdis’in özgürlüğü ile döneceğiz. Bu özgürlüğü Fatihler gerçekleştirecek. Bizim yetiştirdiğimiz evlatlar gerçekleştirecek.

Bu tertemiz yerden, bu mübarek mekândan, böyle mübarek bir günde, mübarek bir ayda, Mervan Mescidi’nde tövbe eden genç gibi tövbe ediyoruz Allah’ım. Geldiğimiz gibi geri Türkiye’ye dönmeyeceğiz. Şu andan itibaren her birimiz Aksâ’nın neferleriyiz. Şu an hepimizin düşündüğü Aksâ’ya nasıl yardım edebiliriz. Mescid-i Aksâ inanan gerçek anlamda ibadetlerinde ihlaslı samimi olan Beytül Makdis-i unutmayan samimi müslümanlara ihtiyaç duyuyor. Müslüman’ın duası silahtan daha kuvvetlidir. Peygamberimiz sahabisine sürekli Beytül Makdis’ten bahsediyorsa bizim de Türkiye’ye döndüğümüzde herkese Beytül Makdisi anlatmamız gerekiyor.

Kudüs’te Müslüman kardeşlerimiz bizleri bekliyor. Türkleri görünce gözlerinin içi gülüyor. Türk olduğumuzu söylemeden bizleri tanıyorlar ve heyecandan nasıl ikramlarda bulunacaklarını bilemiyorlar.

Sözlerime son vermeden bizlere bu imkânı veren Kudüs Kumbarası’na ve Gönül Ayyıldız hocama teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbim Kudüs’ün özgür olduğu günleri şu kısa ömrümüzde görmeyi nasip etsin.

Ey Kudüs! Eğer unutursam seni Allah da unutsun beni.