Süheyla Zengin – 1996 / Düzce

Kıymetli Kardeşlerim,

Kudüs’te gezip gördüğüm yerlerden bahsetmeyeceğim size çünkü şuan mektubumu okuyorsanız belli ki siz de Kudüs sevdalılarındansınız. İyi biliyorum ki kalbinde Kudüs’ü taşıyan herkes er ya da geç Rabbimin yardımıyla Kudüs’e kavuşacak. Gideceksiniz ve kendi gözlerinizle göreceksiniz Kudüs’ün esaretini, El Halil’in mahzunluğunu, yüksek duvarlar ardında yetim kalmış Gazze’yi. Siz de şahit olacaksınız Aksa’nın onuruna, Eriha’nın bereketli topraklarına, Kudüs sokaklarındaki heyecana.

Kudüs’üm gözümün nuru, vicdanımın ağır sorumluluğu. Sana gelirken ne kadar heyecanlıysam evime gelirken çok daha fazlasını taşıyorum kalbimde. Seni görmemişken nasıl çekiyorsam hasretini şimdi seni tekrar görmek için daha fazla gün sayıyorum. Anladım, insan bir kez Kudüs’ü hissetti mi eskisi gibi olamazmış. Aksa’nın kapılarından girip şahit olduğunuz o dünya peşinizi bırakmazmış. Dışarıdaki askerlerin, silahların, baskıların hiç bir hükmünün kalmadığı sadece çocuklarla, oyunlarla, Kur’an’la, namazla, huzurla dolu bir dünya. Özgür bir dünya.

Kudüs öyle bir sevda ki düştüğü yeri yakıyor. Zaten El Halil yanarken, Gazze yanarken Peygamberlerimizin makamları bir bir kirletilirken yüreğim nasıl yanmasın? Haremeyn diyoruz ya nasıl da göz ardı ediyoruz üçüncü haremimizi. Oysa Allah Resulü dememiş miydi ‘Şu üç mescitten başkasına yolculuk edilmez’ diye. Korkuyorum. Biraz daha sessiz kalmaya devam edersek ziyaret edecek üçüncü mescidimizin kalmamasından korkuyorum. Şimdi intifadanın tam vakti. Uyanmanın, direnmenin ve özgürleşmenin tam vakti.

Sen de gel kardeşim! Niyet et, ben bu sene Kudüs’te olacağım de. Kubbet-üs Sahra’da kılacağım teheccüdümü, Şam kapısında Yahudilere gözlerimdeki öfkeyle bakacağım de ve çık yola. Kudüs’e hazırlık yap. Kudüs’ü dinle Kudüs’ü anlat Kudüs’ü hisset. Bereketin, huzurun, acının, cihadın merkezinin Kudüs olduğunu hisset. Her gün belli bir saatini sadece Kudüs’ü düşünmeye ayır mesela çünkü Kudüs için harekete geçmezsen harekete geçebileceğimiz bir Kudüs’ümüz kalmayacak. Aksa’nın bahçesine sıkışıp kalan özgürlük türküleri orayı da terk edecek. Cennetten bir köşe Kudüs’ümüz cehennemlik kâfirlerin boş hayalleri için kullanılacak hadlerini aşmış topluluğa, Yahudilere Hayber’i hatırlatacak olan bizleriz. Muhammed’in ordusu biziz. Müjdelenen zafer için yerimizi almalı, vazifemizi belirlemeliyiz. Kudüs’ün murabıtları Filistinli kardeşlerimizse biz de ümmet olarak Kudüs’ün hadimleriyiz. Sözümüzle, kalemimizle, canımızla bu cihatta var olmalıyız.

Mescid-i Aksa’yı anlattıkça heyecanım daha da artıyor. Dilimden düşmesin, yangını hiç dinmesin istiyorum o özgür olana dek. Kudüs’ün fatihi Selahaddin’in, Cesur lider Ahmet Yasin’in, Müslümanların kız kardeşi Rachel’in, Mavi Marmara’nın yiğit evladı Furkan Doğan’ın emaneti Kudüs’ün yükü omuzlarımda artık. Bu emaneti yüklenmeme vesile olan, Kudüs Kumbarası’na destek olan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Ve söz veriyorum Mescid-i Aksa’dan asla vazgeçmeyeceğim.