Selman Kurtulmuş – 1995 / Bilecik

Kudüs, Mescid-i Aksa, KubbettusSahra kısaca ilk kıblemiz. Genç yaşlı demeden birçok Müslümanın hayalidir Kudüs’e gitmek. Son zamanlarda, farklı şekillerde de olsa, hamdolsun gündemimizden hiç düşmedi Kudüs. Birçok gencin hayali gibi benim de hayalimdi bir şekilde Kudüs’e gitmek. Hani derler ya fırsatı zamanında değerlendirmek gerekir, son iki senedir birkaç fırsat denk geldi ancak dersler, sınavlar derken bu fırsatları kaçırmıştık. En son ablamlar Kudüs’e gittiklerinde @gonulayyildiz abla ile tanışarak, Kudüs Kumbarası projesini öğrenmişler bana da anlatıp Ramazanda da Kadir gecesine ek olarak ilk kıblemize göndermeyi hedefliyorlarmış ve nasipse buradan gidersin demişlerdi. Velhasıl biraz uzun da olsa sıkılmadan formu doldurup 😊 sonuçların açıklanmasını bekledim. Nasibin nerden çıktığı belli olmadığı gibi sonuçlar açıklandığında 4 kişinin arasında kendi ismimi de görmüş olmam içimde sevinç, mutluluk, hüzün, burukluk birçok duyguyu birarada hissettim. Çevremdekilere ilk anlattığım zaman genelde nasıl yapacaksın, nerde kalacaksın tarzında tedirgin karşılanmıştım. ‘Acaba hazır mıydık? Medyada anlatılanlara nekadar doğru idi? Yeteri kadar okuma yapabilmiş miydik? Gidince bizleri neler karşılayacak? Gidebilecek miyiz, herhangi bir sıkıntı çıkar mı?’ gibi gibi birçok soru kafamı kurcalamaya başladı ta ki havaalanına doğru yola çıkana kadar. Bir hayal gerçek oluyordu hamdolsun.

Havaalanına geçerken 5 günlük yolculuğumuz başlamıştı. Arkadaşlarla öncesinde karar verip orda Mescid-i Aksa’da kalmaya karar kılmıştık. Havaalanında da tanıştığımız vakit acaba nasıl olacak nerde kalacağız gibi farklı sorular aklımdan geçmedi değil. Telaviv’e sıkıntısız bir şekilde indikten sonra Kudüs’e ya shuttle ya da taksi ile geçecektik. Aynı fiyata denk gelmesi hasabiyle taksiyi tercih etmiştik. Kudüs’e varıp Mescid-i Aksaya doğru yürümeye başlamıştık ki eski çarşının evleri arasından güneş gibi parlayan KubbetussSahra görünmesiyle ciddi ciddi Kudüs’e geldiğimizi anlamıştık. Mescid-i Aksa’ya girip sırtımızdaki yüklerden kurtularak şehri gezmeye kararlaştırdık. Ramazan olması münasebetiyle Mescid’e Müslüman olmayanlar alınmamakla beraber kapının dışında İsrailli polisler tarafından pasaport ve çantalar kontrol edilerek içeri girebildik. İçeride de yerel halk tarafından görevli kişiler tarafından ufak bir nerelisiniz muhabbetinde Türkiye’den geldiğimizi öğrenci Türkiye sevgilerini gizlemeden duramadılar. Eşyalarımızı Mervan Mescidine bıraktıktan sonra zeytin ağaçlarının altında biraz dinlenerek şehri dolaştık. Tabi Ramazan dolayısıyla gün içerisinde herkes sakin fazla dışarı çıkmayı tercih etmiyorlardı. İftar/sahur nerde yapacağız derken ilk iftarımızı Kıble Mescidinin önünde Türkiyedeki çeşitli vakıf ve kurumların bağışları ile kurulmuş sofrada bulduk. O sofrada gördük ki Afgan, Hindistan, Pakistan, İngiliz ve Dünya’nın birçok bölgelerinden gelen Müslümanlar aynı sofrada buluşmuşlardı. Ramazandaki atmosfer diğer aylara nazaran çok farklı; iftarı, sahuru… İlk gecenin sabahında (Cuma sabahı) kalktığımızda Mescid adım atılamayacak derecede kalabalıklaşmıştı ki, gece henüz tanışma fırsatımızın olmadığı yatak komşularımız, herhalde bizi biraz hazırlıksız geldiğimizin farkına vararak, kimimizin üstüne çarşafını kimimizin de üstüne cübbesini örtmüştü. Cuma Namazı’nın ayrı bir yeri var hem Cuma olması hem de cumanın Müslümanlar için tatil olması birçok farklı bölgelerden Müslümanların gelmesi ile 200-250 bin civarında Müslüman ile adeta bir bayram havasında namaz eda edildi. Pazartesi döneceğimiz güne kadar diğer günler de aynı heyecan ile devam etti. Her bir anın ayrı ayrı yeri var bizlerde…

Pakistan’dan, Amerika’dan, İngiltere’den, Afganistan’dan, Hindistan’dan ve saymakla bitmeyecek birçok ülkeden kısacası Dünyanın farklı coğrafyalarından birçok Müslüman ile tanıştık. Hepimizin ortak gayesi Kudüs’e sahip çıkmak ve hayatımızda yer edinmesiydi. Bundan sonra da bizler için Kudüs ayrı bir yer edinecek olup Kudüs’e sahip çıkmak için daha ne kadar çok çalışmamızın gerektiğini bilincine daha çok vardık. Bu bilincin bizlerden eksilmemesi ve dinç, dinamik tutmamızı bizlere etmesini Allah’tan niyaz ederim. Rabbim bizlere nasip ettiği gibi hayalini kuran herkese nasip etmesi temennisiyle

Bir havuz düşünün damlaya damlaya dolan ve bu havuzun dolması ile oradan akacak su ile yeşerecek bitkilerin, susuzluğunu giderecek canlılar misali… Bu muhabbetlere, bu heyecana ortak olan kudüs kumbarasına destek veren herkese ayrı ayrı teşekkür etmenin yanı sıra o kutsal beldede dualarda da unutulmadığı, gidemediği halde başkasına vesile olarak onun duasında yer aldığını bilmelerini isterim. Son olarak da yeşil pasaportlu arkadaşlarının vize dertleri de olmaması ile muhakkak ilk fırsatlarında gitmelerini tavsiye ediyorum 😉

Rabbim bizlere son nefesimize kadar bu davayı ayakta tutup hakkını vermeyi nasip eylesin.