Davamız Kudüs, aşkımız Kudüs, adanmışlığımız Kudüs. Biliyorum gördüm kırgınsın bize, küskünsün bize… Sahip çıkamadık sana Ey mahzun şehir. Kalbimizdeki prangaları kıramadık. Bir ve diri olamadık. Lakin aramakla başladı her şey… Allah’a ne kadar hamd etsem az… Karşıma Gönül Hanım’ı ve Burak Derneğini ve bu uğurda bize destek olanları çıkardı, çıkardı ki o mis kokan şehre gitmek nasip oldu. İnsan gerçekten Kudüs’e gitmeden Kudüs’ü ciddi anlamda anlayamıyormuş. O kadar videolar, belgeseller, kitaplar tam anlamıyla yeterli olmuyor. Ne zaman Mescid-i Aksa’ya adım atıyorsun tüm duyguların garip bir şekilde tamamlanıyor hüzün ile… Aradığın her ne varsa Kudüs’te buluyorsun.. Yarımken tam oluyorsun. Öz’ünü buluyorsun…
Kudüs’e gitmeden varmak isterdi ayaklarım hep. Kalbim Kudüs Kudüs diye atardı. Buram buram Kudüs kokmak isterdim. Ben Kudüs’e yürek yangınımı söndürmek için değil, yürek yangınımdaki ateşi daha da körüklemek için gelmiştim… Bizim yükümüz artık çok daha ağır. Selahaddin’in, Hz. Ömer’in, Ubade Bin Samit’in, İzzettin El Gassam’ın, Şeyh Ahmet Yasin’in dert edindiği gibi kendimize Kudüs’ü dert edinmediğimiz sürece Selman-ı Farisi gibi kavmimizi İslam’a feda etmediğimiz sürece bizden ne dert sahibi nede dava insanı olacak. Ve eğer biz Selahaddin olamazsak. Hz. Ömer olmazsak, Ubade Bin Samit olmazsak, Meryem olmazsak, koca şehirde Müslüman insan kalmayacak
Vatanımız kalmayacak. Teker teker alacaklar, tıpkı şu an yapmaya çalıştıkları gibi… Ben bu yolda bir kere daha anladım ya olacağız, ya öleceğiz. Ya Kudüs’e gideceğiz, ya da gideceğiz başka yol yok. Vatansızlık derdine düşmeden, İslam topraklarımızın Rabbimin ’’çevresini mübarek kılınan şehir’’ dediği toprakların derdini bilmek zorundayız. Müslüman kardeşlerimizin ne halde olduğunu anlamak zorundayız. Heva ve heveslere takılmadan yola devam etmeliyiz. Bu davanın daha fazla öksüz kalmaması gerek. Silkelenelim kardeşim önce kalbimize bir Kudüs gücü gelsin, sonra ayaklarımıza…
Kudüs’te en çok neyden etkilendiniz diye bir soru gelmişti biz Kudüs Kumbarasındakilere; Benim için bunların ilki Mescid-i Aksa’ya ilk adım… İkicisi ise El-Halil… Kudüs’e gelip bunca işgali görüp hala bir şeyler yapamayacaksak gerçekten yazıklar olsun bizlere. Çünkü işgal altındaydı ama halen yıldırma politikası uyguluyorlardı. Ama unuttukları bir şey vardı; Biz Allah izin verdiği sürece yılmayacağız, pes etmeyeceğiz, ye’se kapılmayacağız. Bize Allah var Gam yok…Bizde tek galip var; LA GALİBE İLLALLAH…
Sizlerden tek ricam gerçekten sağlam kaynaklardan Kudüs’ü anlamaya dinlemeye kulak verin… Yoksa kalbiniz Kudüs’e buz kesiliyor. Gözlerinize perde iniyor. Ben çok geç tanıdım, çevremdeki insanların bu kadar geç tanımaması için elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışacağım Rabbimin yardımıyla İnşaAllah. Bu yol için çok çabaladık, çok istedik Rabbim sonunda bana kapanan kapıları muazzam bir şekilde açtı.Aynı davaya baş koymuş gönüldaşlarım, davadaşlarım; Ben inanıyorum kalben isteyen ve inananlar belki bugün değil, yarın değil ama elbet birgün Mescid-i Aksa pencereden baktığımız manzaramız olacak. Biz şimdi bunca şeye şahit olduk, Rabbim şahitce yaşamayı ve şahitlik mertebesinde şehit olabilmeyi bizlere nasip eylesin.
Allah’ın selamı ve rahmeti Kudüs’ü kendisine dert edinen ve Kudüs’e niyet eden güzide gönlü güzellerin üzerine olsun.