Öncelikle yaptığımız şeyin bir gezi değil ribat olduğunu vurgulayarak başlamam gerekiyor satırlarıma ve bu başlangıcın da aslında üzerine yeterince düşünüldüğünde size çok şey anlatması gerekiyor. Ben bunlardan yalnızca birisine değineceğim; Allah için yapılan her işin insanı bir miktar zorladığı farkındalığı hepimizde vardır ve Kudüs’e bu gidişimin, bilinmezlik içerisindeki yolculuğumun beni bir miktar zorladığından bahsetmem mümkün. Lakin yine yeterince dikkatli düşünüldüğünde bilinir ki her zorlukla beraber gönlümüzü ferahlatacak bir huzur ve hayattaki tüm çıkmazları rayına sokacak bir kolaylık vardır.
Bu defa her şey farklıydı. Üzerime aldığım ağır sorumluluğu, babamın, “Zor zamanlarda samimiyet testine tabi olur insanlar. Sana izin vermek benim sınavım, gitmek de senin sınavın. Allah hayırlı neticelere ulaştırsın.” mesajıyla hissettim önce. Sonra oraya gittim ve Eski Şehir’in, Kudüs’ün boş sokaklarını görüp o sorumluluk altında ezildim. Döndüğümde arkadaşlarımın “Sesler geliyor muydu? Bomba sesleri, çocuk sesleri?” soruları üzerine bölge hakkındaki bilgisizliğimizden utanarak yerin altına girdim ve fark ettim ki bir filiz ancak bu şekilde çiçeklenir. Yeni bir başlangıç için tam olarak toprağa gömülmek gerekir. Rabbim bu ekibi baharı başlatan çiçek olmakla şereflendirsin inşallah. Emeği geçen, tohumu toprağa ulaştıran, sulayan, büyüten, gübreleyen herkesten Allah razı olsun. Baharımız daim olsun. Yol açık, şimdi sıra baharın geldiğini ve yeni çiçeklerin çıkması için tüm şartların hazır olduğunu gösterebilmekte.
Sıra sende, yola çık!