Selamunaleyküm ben Reyhan Sude Okulu.
Muğla Fethiyeliyim. Arel Üniversitesi Tıp Fakültesinde ikinci sınıf öğrencisiyim.
Açıkçası en başta kumbaraya başvuru yaparken pek fazla umudum yoktu belki bir ihtimal olur da kabul edilirsem diyerek doldurmuştum. Mescidi Aksayı karşımda görünceye dek ise bu durumun gerçekliğine inanmam zaman aldı.
Gitmeden önce tabiki farkındaydım ehemmiyetinin ama duygularımı bu denli yoğun yaşayacağımı hiç düşünmemiştim
Gidene kadar sorumluluğumun bu kadar büyük olduğunun farkında değildim sanırım. Kudüs hakkında en büyük farkındalığın giderek sağlandığını anladım. Nuri Pakdil’in “ben kudüsü kol saati gibi taşıyorum “ derken ne demek istediğini ne anlatmak istediğini şimdi daha da iyi anlıyorum.
Kudüs…
Kelimelerin bütün cümlelerin orada anlamını yitirdiğini ya da yeni anlamlar kazandığını gösteren kanadı kırılmış ama tüm güzel kalplerle onarılmaya çalışılan , bana muhabbet kelimesini yeniden canlandıran şehir. Duaya doyamamak, ayrılmak istememek bir rekat daha uzun durabilmek ne demek burada anladım. Hiçbirimiz veda etmedik oraya hepimiz bir daha geleceğimizden neredeyse emin bir şekilde ayrıldık . Gönlümüzde çok hoş bir seda ve hüzün bıraktı. İnşallah tez zamanda yaralarına merhem ve şifa bulur.
Bireysel olarak gelmeyi de çok düşünmüştüm ama şimdi diyorum ki iyi ki ilk gelişim Kudüs Kumbarasıyla olmuş, aynı hassasiyete sahip bir grup insanı aynı zamanda görüp varlığına şahit olmak çok farklı güzel bir duygu. Hiç tanımadığın insanlarla sonunda ağlayarak vedalaşmam bu denli samimi bir yolculuğa çıkmanın, onlarla yol almanın kıymeti tarif edilemezdi. Kitaplardan filmlerden belgesellerden edinemeyeceğm öğrenip farkında varamayacağım birçok şeyin farkına varmamı sağladı. İyi ki dediğim, yıllardır hayalini kurduğum kavuşmamıza inanamadığım bir yolculuktu .
Emeği geçen herkesten Rabbim razı olsun.