İsmim Ömer Tuna. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde okuyorum. Henüz ancak yarılayabildim okulu. Memleketim Fethiye fakat liseden beri İstanbul’u yurt belledim diyebilirim. Liseye ve İstanbul’a geçmemle beraber gittikçe artan, yüreklerde yer alan bir çevrem oldu. Buradaki arkadaşlarım, büyüklerim ve küçüklerimle de senelerdir bir işin ucundan tutmaya, fayda ağlarımı her anlamda genişletmeye çalışıyorum.
Çevremdekilerle beraber farkına varmak, fikir ve gönül yormak üzerine de bir şeyler yapmaya gayret ederken Kudüs Kumbarası ile tanışma fırsatım oldu. Kudüs elbette hafızalarımızda yer edinmiş, üzerine düşünüp üzüldüğümüz bir belde idi. Böyleydi fakat gitmeden önce böyleydi.
Kudüs’ü, kutsal beldeyi, müslümanları gördükçe üzülmenin nafile olduğunu, bize gerekenin ve üzerimize vazife olanın inanarak, zikir ve fikirle küçük kıvılcımların Kudüs’ün fethine gebe olduğunun farkına varmak oldu gidip gördükten sonra. Küçük kıvılcımlar bizlerdik Kudüs’te. Gidip gördükçe, tanıyıp öğrendikçe, kıyama durdukça küçük küçük kıvılcımlar gün gelecek büşrası olacak hayrın ve fethin inşallah.
Güçlü kılarak seni sokaklar çıkarıyor
Her sokak yalnız Aksâ’ya açılıyor
Yol mu dayanır, gönül mü, hangi kapı?
Zeytin ağaçlarının ardında özgürlük bekliyor.Kuşlar ve çocuklar çağıltısıyla seni çağırıyor
Durma artık geri, zaman hızla geçiyor
Fikri belle kendine, bir yudumluk su ve çokça öfke
Zeytin ağaçlarının gölgesinde özgürlük bekliyor