Muhammet Esat Bingöl – 2001 / Kayseri

Benim adım Esat Bingöl, Kayseriliyim, Ankara’da TOBB Üniversitesi’nde Edebiyat okuyorum.

Söze nereden başlayayım bilmiyorum. Hayatımın en güzel günleriydi diyebilirim. Kudüs, her Müslüman’ın hasretidir, kanayan yarasıdır. Daha çocuktuk, babasının yanında çapraz ateşe tutulup şehit olan kardeşimiz Muhammed Durra için ağladığımızda. Acımız öfkeye döndü, yumruklarımızı sıkıp şehâdet parmaklarımızı göğe savurarak sloganlar attık Mavi Marmara için. Ne katil İsrail’in zulmü bitti ne de bizim öfkemiz ve hasretimiz. Şiirler okuduk, ezgiler söyledik meydanlarda. Sesimizi Aksâ’ya duyurmaya çalıştık. Fakat öyle büyüdü ki bu sevda içimizde, Filistin’de bir yaprak düşse bizim yüreğimiz yerinden oynadı. Öfkeyle bilenen bilinç bir yandan, sevdayla dirilen hasret öbür yandan yaktı kalplerimizi. Nihayet bir gün, hem de Aksâ’nın bize en çok ihtiyaç duyduğu bir gün, Kudüs Kumbarası adında bir hızır yetişti imdadımıza. Taşına toprağına değil, ruhuna maneviyatına meftun olduğumuz Kudüs’ün ruhunu emanet etti bize ümmet adına.

Ben 22 yaşındayım, üniversite öğrencisiyim ve tüm yaşıtlarım gibi hayata dair hedeflerim, isteklerim vardı. Fakat ben bir baskın sabahı, Kıble Mescidi’nin önünde Allah rızası için kardeşlerimle birlikte ribat namazı kılarken fark ettim ki bu an benim hayatımın zirve noktası. Ben ertesi gün dönebilirim, döndükten sonra alanımda çok iyi işler yapabilirim, yine ümmete hizmette bulunabilirim ama hiçbir zaman bu kıyamımızın üzerine geçemeyeceğim, diye düşündüm. O yüzden duyanlara görenlere uzun gelse de o dört saat bizim için su gibi geçti. Ve o yüzden benim kalbim bundan sonra hiç olmadığı kadar Kudüs ve Filistinli kardeşlerim için çarpacak. Rabbim bize ve daha inşallah nicelerine bu imkânları sağlayan organizatörlerimizden, Gönül Abla’mızdan, Mehmet Abi’mizden, bize orada kucak açan herkesten ve omuz omuza saf tuttuğum kardeşlerimden razı olsun.

Çok daha kalabalık bir cemaatle zafer namazı kılmak temennisiyle…