Ben Merve Akar, sınıf öğretmenliği okumaktayım ve 23 yaşındayım.
Anne karnında başlayan Kudüs yolculuğu izzeti omuzlarında taşıyan Kudüs Kumbarası vesilesiyle aydınlığa ulaştı. Bir miraç, bir izzet, bir var oluş çağrısı gibiydi. Mescidine hayran Merve gitmiş, tıpkı Mescidi Aksa gibi izzeti kazanmak isteyen Merve gelmişti. Tüm çabalarımın, tüm gayretlerimin benim düşündüğümden de önemli olduğunu ama yetersiz olduğu fark ettim. Bu yol yürüyüş istiyor, söylerlerdi de anlamazdım. Yani anlamıyormuşum, yeni fark ettim. Ve nasip ise her insanın yakasına asılmazmış. Bana izzetle tanışmayı nasip etti Rabbim. Sıra tanıştırmakta, o ise gayret istiyor. Leke bulaşan insanlığımızın senesindeki o lekeyi temizlemek ve temizlettirmek gerekiyor.
Değinmem gereken çok büyük bir ayrıntı var. Ramazan süslemeleri yoktu, çünkü kardeşliğin önemini sinelerine işlemişti. Gazze’ydi dertleri, tıpkı Gazzelilerin Mescidi Aksa derdi olduğu gibi. Her vitir namazında, her sabah namazında kunut için eller açıldığında uzun uzun dua etti o aziz insanlar. Bizde bu olayların şahidi ve yaşayanları olduk. Bu ise kumbara ve kumbaraya destek verenlerin sayesindeydi.
Ben; bu izzeti kuşanıp, Mescidi Aksa derdiyle dertlenip, Kudüs Kumbarası’nı kurarak öncülük eden herkese bilhassa teşekkürlerimi iletirim. Kudüs Kumbarası öyle bir proje ki yaşayan hadistir. Zira Efendimiz aleyisselatu vesselam “Oraya gidin ve namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin.” buyurmakta, bu çalışma ise hadisi şerifteki iki güzelliğin birleşimi hasebinde. Zira hem götürüyor hem de zeytinyağı hasebinde insanların bağışlarıyla ayakta kalıyor.
Zeytinyağınız mübarek olsun; bu davaya gönül verip Kudüs Kumbarası’na maddi manevi destek veren güzel insanlar. Zeytinyağınız mübarek olsun; bizi gördükçe gözlerinin içi gülen ve o gülüşü neredeyse kalbine yansıtan kardeşlerimize umut olan güzel insanlar. Zeytinyağınız mübarek olsun; bizi bizle buluşturan güzel insanlar.