Selamün Aleyküm Ben Mehmet Sefa Özdemir. 05.09.2001 tarihinde Aydın’da doğdum. Şu an da Fenerbahçe Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 2. sınıf öğrencisiyim.
Kudüs davası, çocukluğumdan beri ailemde ve çevremde işittiğim, gerek sosyal medyada gerek televizyonlarda her daim takip ettiğim, anlamaya çalıştığım ve beynimde her zaman merak uyandıran bir konudur. Bu merak yaş aldıkça yerini daha çok, araştırmaya ve anlamaya bıraktı. Kudüs’ü anlamak adı altında attığım her adım benim için yeni bir bilgi, yeni bir ilerleme oldu. Kudüs’ü anladıkça, İslâm davasını idrak ettikçe kalbimde ve zihnimdeki önemi de çok büyük ölçüde önem kazandı. Ve önem kazandıkça her zaman kendime bu davanın asla unutulmaması gereken bir dava olduğunu hatırlatmayı da bir borç bildim. Müslümanlar her zene hac ve umre ziyaretlerini yerine getirmekte ve bu ziyaretlerini ve ibadetlerini yerine getirmek için dünyanın dört bir yanından Müslümanlar Mekke ve Medine’ye yola çıkmaktadır. Lakin kaç Müslüman Kudüs için can atmaktadır? Günümüzde İslâm âlemi oldukça sıkıntılı ve zor bir dönemden geçmekte. Bu sıkıntıların en başında yer alan konum ise Kudüs’tür. Evet biz Müslümanlar tabii ki de ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz, lakin biz bir olamadıktan sonra, tek bir çatı altında Allahu Ekber diye bağıramadıktan sonra gelecek nesillere davamızı aktarabilir miyiz? Biz eğer biz olmayı unutursak binlerce yıldır süre gelen İslâm davasının, ümmetin hakkın nasıl öderiz? Doğu Türkistan’da ve Kudüs’te bulunan kardeşlerimize, davamıza sahip çıkmayacaksak nasıl olur da göğsümüzü gere gere “Müslümanım elhamdülillah” diyebiliriz? İşte tüm bu ve bunun gibi sorulara hakkını vererek cevap vermek istiyorsak Kudüs’ü anlamalıyız. Kudüs benim için o kadar şey ifade ediyor ki tek mektupta bunları anlatmaya kelimelerin yeteceğini düşünmüyorum. Lakin artık şunu biliyorum, Kudüs’e gitmeden önce birçok tanıdığım Kudüs’e gitmiş ve oraları bana anlatmıştı. Anladığımı düşünüyordum, bu davanın ne kadar önemli olduğunu, ne yapmamız gerektiğini kavradığımı zannediyordum ancak bırakın anlamayı, yanına bile yaklaşamamışım. Kudüs’e gidince anladım ki bu dava sadece anlamakla, okumakla, araştırmakla idrak edilecek bir dava değil. Bu dava, yaşanması gereken bir dava, tam yerinde bulunulması gereken bir dava. Ben az da olsa bu davayı anladığıma inanıyorum. Neden az? Çünkü bizler bir olamamaya devam edersek, nesillerimize zihnimizi aktaramazsak hiçbir zaman tam anlamı ile kavrayamayız. Ne davamızı ne de amacımızı. Rabbim bizleri tek çatı altında Allahu Ekber demeyi, bir olmayı, birlik olmayı, yalnızca Kudüs’ü değil, İslâmî davamızı idrak etmeyi nasip etsin.
Kudüs Kumbarası bana yeni bir bakış açısı kazanmamda önemli bir harita oldu. Benim yeni bir bakış açısı kazanmama Kudüs’ü anlamama vesile oldu. Rabbim emeği geçen herkesten razı olsun. Hani bir söz vardır ya “anlatılmaz yaşanır” diye, tam olarak bana bu sözü yaşattılar. İnanın yaşadığım duyguyu tarif edebileceğim ne bir cümle ne bir kelime var zihnimde. Rabbim buna vesile olan, bu proje için çalışan, maddi manevi desteğini esirgemeyenlerden razı olsun. Sağ olun, var olun.
Selamün Aleyküm ve Rahmetullah…