Hümeyra Ergin – 2001 / Elazığ

Selamunaleykum;

Ben Hümeyra Ergin. 23 yaşındayım ve İstanbul/Fatih doğumluyum. İstanbul ilahiyat fakültesi son sınıf öğrencisiyim. Aslen Elazığlıyım. Çok küçük yaşlardan itibaren içimde Kudüs sevdasını hissediyordum. Bu sevda araştırma ve öğrenme isteğine döndü. Çok fazla konferansa ve derse katıldım. Ama en önemlisi Arapça dilini çok iyi öğrendim. Bu dava da Filistinlilerin yanında olmamız kadar onların dilini konuşmanın da ne kadar büyük bir destek olduğunu yaşayarak öğrendim. Kudüs ile bağımı namazdan sonra dualarımda, okuduğum İsra surelerinde unutmadım.

Kudüs’e gitmek ve genelde Filistin’i görmek içimde bu davayı daha çok perçinledi. Oraya gitmenin bu davayı en iyi anlamak olduğunu gördüm. Bu kadar zamanımda hayalimde canlandırdığım her şeyi ve daha fazlasını gözlerimle gördüm. Mescidi Aksa’nın avlusunda onlarca Müslümanla konuştum. Mescid’in köşesinde ağlayan bir Müslüman kadını aklımdan çıkaramıyorum. Aylardır izlediğim hiçbir şey gözlerimle gördüğümden daha etkili olmamış. Mescidi Aksa’nın imamlarıyla tanışıp onlarla birebirde konuşup öğrendiklerim, bize dair besledikleri umut, orda olmamızdan duydukları memnuniyet hissiyatımın en derinine işledi. Bana bu yolculukta iyi ki dediğim en önemli şey bu dili çok iyi öğrenmiş olmaktı. Yıllarca hasretini çektiğim bu topraklarda bu insanlara sadece sarılmaktan daha büyük bir iyiliğim oldu. Umutlarını dinledim, beklentilerini dinledim, acılarını dinledim. Bu acı yerleşmişti kapıdan çevrilen bu insanların yüzüne. Bana bu coğrafyada dokunan şeylerin en büyüğü; ecdadın sahip çıktığı bu toprakları bizim nasıl unuttuğumuz. Kaybettiğimiz çok şey var. Bana bu yolculuğun anlattığı şey, biz Yahudiler kadar bu davayı sevememişiz. Allah kim gerçekten severse ona nasip ediyor.

Bu mukaddes beldeye böyle bir projeyle gitmenin bir sorumluluğu da bu davayı anlatmaktır. Biz Filistin’i taşıyla, toprağıyla, mescidiyle, insanıyla herkesten daha çok sevmek zorundayız. İşte bu hizmet bu davayı kazandırmaya en büyük rehberdir. Kudüs’ü anlatmaya ilk bindiğim uçakta dönüş yolculuğunda, yanımdaki yolculara anlatarak başladım. Bu davayı kimisi; kumbarada biriktirerek, kimisi anlatarak, kimisi yaşayarak ve giderek destekliyor. Biz toplumun her neferiyle var gücümüzle bunu yaşamak ve yaşatmak zorundayız. Ve en önemlisi anne ve anne adayları olarak biz bu davayı yeşertmek zorundayız, doğurmak zorundayız, büyütmek zorundayız.