Selamunaleyküm, ben Hilal Almaz. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Psikoloji bölümü mezunuyum. Sakarya’da doğdum, büyüdüm ve ikamet ediyorum.
Yaklaşık bir yıl önce yakın bir arkadaşımın Kudüs Kumbarası diye bir proje var, öğrencileri Kudüs’e gönderiyorlar demesi üzerine neredeyse her ay formu doldurmaya başladım. Her dolduruşumda bu ay o ay diye telefonunum çalmasını, Kudüs Kumbarası tarafından aranmayı bekledim. Formu her dolduruşumda yüreğimdeki Kudüs’e gitme heyecanı ve umudu tazeleniyordu. Aklımda Kudüs’e gidişimin hayalini kurarken, kalbimle ümit, dilimle dua ediyordum. Benden önce giden arkadaşlarımdan dua istiyordum. Mescid-i Aksâ’nın resimlerini çiziyordum, Kudüs’e gittiğimde yapılacaklar listesi hazırlıyordum zihnimde. Niyetim ve dualarımın bir gün beni Kudüs’e kavuşturacağına çok inanıyordum. Ve elhamdulillah o telefon geldi, gerçekleşecek en güzel hayalimin haberini veren o telefon. “Kudüs’e gidiyorum.” cümlesinin kurabilmenin heyecanı ve inanılmazlığı doldurdu göğsümü. İçim içime sığmıyor, yerimde duramıyordum. Kendimi gerçek olduğuna inandırmaya çalışırcasına defalarca tekrar ettim “Kudüs’e gidiyorum!”.
Yol Kudüs’e gidiyordu elbette yolculuk bereketli, yoldaşlar güzel olacaktı. Yola çıkma cesaretim bundandı. Mescidi Aksâ’yı yalnız bırakmamak için oradaydık, bir saf ta olsa doldurabilmek için, İsrail’e korku, Filistin halkına umut olabilmek için oradaydık. İlk gün mescide alınmadığımız vakitlerde ağlıyordum. Sanki sadece Aksâ’yı görmek için oradaydım ve göremeden geri dönmek korkusuyla yeise kapılıyordum. Sonra fark ettim bizi içeriye almadıkları her vakit defalarca yürüdüğüm o sokakları ezberliyordum. Aksâ’ya giden yolları karış karış bilmek istiyordum. Tam da istediğim gibi; hangi sokak hangi kapıya çıkıyor, hangi köşede hangi taş var hepsini mescide girmek için sokakları defalarca yürüdüğümde öğreniyordum. Onlar bizi uzaklaştırmaya çalıştıkça biz daha çok sahipleniyorduk. Bizi içeriye almadıkları her vakit bir kere daha anladım neden burada olduğumuzu. Sahip çıkmadığımız için şu an mescide giremediğimizi, ev sahibi gibi davranmadığımız için evimize giremediğimizi. Özgür Kudüs için “Özgür Kudüs” demek yetmez. Özgür Kudüs için Kudüs’e gitmeliyiz. Kudüs, özgür olduktan sonra gitmeyi beklersek gidemeyiz. Özgür Kudüs’e gidebilmek hayali kurabilmek için Kudüs’e tam da şu an gitmeliyiz. “Kudüs’e bir kez gidilir, diğerleri hep dönüştür.” Dönüşlerimizin özgür Kudüs’e olması için hepimizin Kudüs’e bir kez gitmesi gerekir.
Kudüs’e gidenler, gitmek isteyenler, kalbi Kudüs’te atanlar, dualarında Kudüs olanlar olarak biliyoruz ki Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor:
“Oraya (Mescid-i Aksâ’ya) gidin ve içinde namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin.”
Biz oraya gittik, içinde namaz kıldık elhamdulillah. Efendimiz’in (sav) buyruğunu yerine getirmemiz için kendi gidemeyen ama kandillerine zeytinyağı gönderircesine bizleri gönderen ailelerimizden, Kudüs Kumbarası’ndan ve bağışçılarından Allah razı olsun.