Selamünaleyküm
Ben 23. ekipten Hacer Sahra Gökçen. İsmim ile başlamışken ismime yüklenen manâdan bahsetmek istiyorum. Ben Kudüs davası ve sevdasıyla büyümüş ismini almış, Aksa’nın sarı goncası Kubbetüs-Sahra’dan alan ve henüz bu mübarek beldeye gitmeden kalbi bu aziz beldenin ismi ile hemhâl olan biriyim. Gitmeden kısa bir müddet önce ‘Sahra’m Kudüs’e gitmek ister misin?’ sorusuyla hayatımın en heyecanlı serüvenine adım attım elhamdülillah. Süreç çok hızlı ve kolay ilerledi ve ben Mevlâ Teâla’nın övdüğü o aziz beldeye kavuştum elhamdülillah. Kudüs, Filistin ve Mescid-i Aksa oraya gitmeden önce derdimdi, şimdi ayrıca hasretim oldu. Peygamber aleyhisselam’ın cihat ile müjdelediği toprakların işgal ile acı çektiğini görmek sorumluluğumuzun büyük olduğunu ve asıl esaret altında olanın Kudüs değil bizler olduğunu görmemi sağladı. Kudüs Peygamber mirası ve müjdesi ve bu müjdeye nail olmak ribât ile mümkün.
Bize bu görevi nasip eden Allah’a hamdolsun, vesile olanlara ömür boyu selamet dilerim. Kudüs Kumbarası’na gelecek olursam bu proje Mescidi Aksa davasına gönül vermiş gençlerin duası ve umudu oldu. Bu projede zerre kadar emeği olan herkes Mevlâ’nın rıza makamına erişsin dilerim, duacınızım. Bedenen oradan dönmüş olsak da kalben o beldede kaldım… Velhasıl uzun yollar ardında annesini bırakmış, ağır yüklerle dertli yollara revan bir çocuk mahzunluğu var kalbimde. Görmeden önce derdim, gördükten sonra hasretim olan Aksa’m.. Rabbim’in mübarek kılmasının tılsımı var taşında, toprağında, esen rüzgarında. Esaret prangalarını toza dumana bulayan cesaret. Ey Aksa!
Sen ki namususun göğe uzanan ellerin. Kara tarihin ak yüzü… Sen Aksa umuda boyayınca göğü, ölümler dahî cennetle müjdeliyor bizi. Sen Aksa gökte süzülen sarı gonca, yüreğim varım yoğum sana feda. Ey beyti Hüda, Ey heybeti cûda, ey dilberi gonca, Ey Şâhidû-şüheda iman dolu yürekler vurgun yoluna. Bir fecir vakti şükür secdesiyle yine yaslanacağız bağrına.