Ben Gözde Baylas, Bingöllüyüm 1996 doğumluyum ve bugüne kadar yaptığım en iyi şey Beytülmakdis’e gitmek oldu.
Oraya gitmeden önce hep orayla ilgili ne yapabilirim, ne yaparsam bu davaya benim de bir katkım olur diye düşünüp dururdum. En iyi yolun orayı öğrenmek bilmek olduğunu düşündüğüm için devamlı elhamdülillah orayla ilgili kitaplar okuyordum çeşitli eğitimlere katılıyordum; zaten okudukça da görüyordum ki orası çok çok derin okudukça daha geniş pencereler açılıyordu. Ancak orayı gidip gördükten sonra anladım ki bildiklerim bir noktadan ibaretmiş, oranın havasını suyunu solumak o güzel gerçek İslam’ı yaşayan insanları tanımam gerekiyormuş. İlk gördüğümde bu kadar katman katman her taşı toprağı anlamlı olan bizden ve tüm semavi dinlerden bu kadar izler olacağını bilmiyordum. Orada gezdikçe, insanların bize olan yaklaşımını gördükçe kendimden utandım; bizi bizden 100 yıldır söküp atmışlar ancak Filistin’in taşı toprağı her adımda Osmanlı kokuyordu. Oradaki insanlar Türk olduğumuzu bilince sanki 40 yıllık memleketlisine sarılıyormuşçasına bizi kucakladılar orada anladım ki Filistin biziz, sadece bize unutturmuşlar. Rabbim her daim hatırlayanlardan hatırlatanlardan bu davayı diri tutanlardan eylesin. Bizi bu davaya memur eylesin. Filistin için ne yapabilirim deme en büyük protesto en büyük cihad şuan orada bulunmak oranın yalnız olmadığını hissettirmek, sanırım aldığım en büyük zevkte İsrail askerlerinin Türk’üz diye bizi kapılardan kovmalarıydı, onların gözlerindeki nefret ve rahatsızlık bile onlara yeter, Filistinlilerin bize olan sevgisi bile oraya gitmek için bize yeter.
Kumbara bağışçılarından da Rabbim razı olsun, 10 yıldır ettiğim en büyük duamı gerçekleştirdiler, Rabbim hepsini o toprakların bereketiyle bereketlendirsin. Bizi size şahit kılsın.