Selamünaleyküm ismim Gizem, Selçuk Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümünden mezun oldum, bu sevda yüreğime ta o yıllarda yerleşti 6 yıldır hasretini çektiğim beldeye bu yıl kavuşmayı ikram etti Rabbim sonsuz hamdolsun ki.
Dört gün geçirdiğim o Peygamberler şehrinde Rabbim bize sanki kırk gün bereketi verdi, zaman içinde zaman istemiştim O’ndan çünkü Mescid-i Aksa’ya doymak mümkün değildi. Yapılan baskınların yanında bizi gören Filistin halkının gözlerinin içinin gülmesini unutmayacağım, unutmayacağım Babürrahme’de tuttuğumuz nöbetleri, unutturmayacağım ulaşabildiğim herkese. İstedikleri tek şeyin sadece bedenen orada bulunmamız olan Filistin halkının yüzünü kara çıkarmayacağım Rabbim’in izniyle.
Ömrümün en kıymetli yüzlerce anısını biriktirdim Kudüs kumbarası ile, en güzeli en özeli şüphesiz o avluda kurduğumuz ilim halkalarıydı. Sahabeleri, şahsiyetleri, mekânları, sembolleri ve daha nicesini konuştuğumuz o halkalara kim bilir kaç melek dahildi, acaba tüm Peygamberlerin ruhaniyetleri de misafir miydi meclisimize? Sağımızda Kubbetussahra, arkamızda Babürrahme, oturduğumuz Sabra ve Şatilla mazbatası. Katliamın yıldönümünde oradaydık, olanları unutmadık, unutmamak adına niyetler aldık.
Ve son gün Babürrahme mescidinde hatim duamızı yaptık, helalleştik, veda ettik demeyeceğim geri dönmek üzere sözleştik. Gözyaşlarımız karıştı mescide, Filistinli ablalarımız ağladı, biz ağladık. Kalbimizin yarısını bırakırken o mübarek avluda dönüp son kez baktık, Gönül abla mescidin bize ne söylediğini sordu , mescit bana “yine gel olur mu, arayı uzatma, yalnız bırakmayın beni” dedi. Sana söz veriyorum ki ey Mescid-i Aksa ömrüm boyunca sana gelmeye çalışacağım, kendileri gelemese bile oraya gençleri gönderen Kudüs kumbarası bağışçılarına duacı olacak ve ben de daima gücüm yettikçe o bağışçılardan olacağım.
Son olarak sevgili mescidim ve değerli hazinem; sana elveda demiyoruz, bilakis görüşmek üzere!