Kudüs…
Şairin dediği gibi “Bir sınav kâğıdı olarak önümüzde duruyor.” Bu bilinçle Kudüs için çalışırken zihnimde ‘bir gün Kudüs’te bulunmak’ niyetini her daim taşıyordum. Ne zaman olurdu bilemem ama bir gün bu kavuşma yaşanacaktı. Bunun için bireysel hazırlıklarım tamamdı ancak Rabbimin nasip edeceği o kutlu günü bekliyordum. Tam da bu bekleyişte iken Kudüs Kumbarası çıktı karşıma. Bir asker misali Kudüs’te nöbet tutacak, Aksâ’mızın sahipsiz olmadığını herkese gösterecektik. Bu güzel nöbete şükürler olsun Rabbim beni de yazmış. Kudüs nöbetimizin başından sonuna kadar unutulmayacak anlar yaşadım. Öncelikle Kudüs’e ne kadar pasaportla ve uzun yollar giderek ulaşsak da vardığımız yerde kesinlikle misafir değildik. İlk defa gördüğümüz insanlar bize öylesine tanıdık ki adeta bir kardeş gibiydik, yürüdüğümüz sokaklar öylesine tanıdık, öylesine bizdendi ki buraya neden nöbet için geldiğimi anladım. ‘Nöbet’ görevini insan ancak kendi vatanını, topraklarını korumak için yapar. Burası da bizim topraklarımız ve bizler de burada nöbet tutan birer askerdik. Nabluslu Muhammed amcayla, Rahatlı Mustafa kardeşimle…
Kudüs’e Ramazan ayında gidebilmek ayrıca muhteşemdi; Ramazan’ın o güzel havası Kudüs ile birleşince ortaya muhteşem bir manzara çıktı. Bu havayı yaşamak, bu nöbeti tutmak benim için unutulmaz bir anı oldu. Rabbime böyle bir fırsatı karşıma çıkardığı için şükrediyorum. Ve tabii ki Kudüs kumbarası ve Gönül Hoca’mıza vesile oldukları için çok teşekkür ederim.
Bu proje öyle büyük bir boşluk dolduruyor. Zira bizler adeta oradaki kandillere gönderilen ihtiyaçtık.
En yakın zamanda Özgür Kudüs’e kavuşmak duasıyla…