Ben Fatma Sır. 2003’te Aksaray’da doğdum. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde Psikoloji Bölümü öğrencisiyim. Çocukluğumuzdan bu yana evlerimizde bize anlatılan, öğretilen güzel şehir Kudüs bu ziyaretle asıl anlamını buldu benim nezdimde. Yıllardır ne kadar okuma yapsak, yazsak, çizsek de meğer bu güzîde mekânı görmeden onu anlayamıyormuş ve bir yanımız hep eksik kalıyormuş. Şehre adım atar atmaz bu yaşıma kadar tamamlanamadığımı fark ettim. Buranın maneviyatını hissetmek için geç kaldığımı anlamış oldum. Aksa’ya giderken geçtiğim taş sokaklarda kaybolma hissi, güzel Filistin halkının mütebessim bakışları bir ömür hatırımda kalacak. Mescid-i Aksa’ya girdikten sonra bizlere eşlik eden zeytin ağaçlarıyla yürüyüşlerim, Kubbetü’s Sahra’nın o sapsarı kubbesini gördüğüm anda kalbimin hızlanışı daha önceden tahayyül etmemin mümkün olmadığı güzelliklermiş. Mukaddes mekânın maneviyatının yanı sıra bize umutla bakan halkı, Aksa’ya olan bağlılıkları ve direnişlerine yakından şahit olduğumda onlara gıpta ile baktım. Şimdi ne zaman başımı kaldırıp göğe baksam ve Ay’ı görsem Kubbetü’s Sahra’nın üzerindeki o pas parlak Ay gelir gözümün önüne. Şimdi ne zaman sokaklarda koşuşturan çocuklar görsem Aksa’nın güzel yüzlü çocuklarıyla kucaklaşmalarımız ve sevinçle koşuşturmaları gelir gözümün önüne. Bu şehir içimde hiç sönmeyecek olan o acı hasreti kalbimin ortasına yerleştirdi. Anladım ki Kudüs’e gitmeyen onu anlayamaz. Bu vuslata ve Mescid-i Aksa’da şükür namazları kılmamıza vesile olan güzel ekibe ve bağışçılarına müteşekkiriz. Allah onlardan razı olsun. Onlara ömürleri boyunca dua edecek gençler var. Bu yola birlikte çıktığımız dostlarla bu yolculuğu hiç unutmayacak, kalbimizin nadide yerinde saklayacağız.