Emine Sümeyye Kozal – 1999/Samsun

Gece vakti; Bir telefon, yarın Kudüs’e gidiyoruz, geliyor musun?

Yıllarca gitmenin hayalini kurmuş, defalarca planlamalar yapmıştım. Her seferinde ben gidememiştim, plan yaptığım kişiler gitmişti. Rabbim henüz beni çağırmadı, erteliyorsa daha iyisi içindir teslimiyeti içerisinde kavuşacağımız günü beklemekteydim. Meğer Rabbim beni gidişlerin en güzeli için bekletiyormuş. Savaş sonrası giden ilk grupta yer almam için, orada olanları anlatmam için, insanların önünü açmam için, Filistin halkına destek olmam için…

Geçtiğim her yolu, gördüğüm her şeyi hafızama kazımak zorundaydım. En iyisini anlatabilmem için en iyi bilen olmam gerekliydi. Grubumuzla birlikte hem mecaz hem gerçek anlamda sınırları aştık. Mescid-i Aksâ’ya girebilmenin umudunu asla kaybetmedik. Orası olmazsa burası, burası olmazsa şurası. Her sokağı her kapıyı dolandık ve elhamdülillah her seferinde başardık. “Siz misafir değil ev sahibisiniz, hoş geldiniz” sözleri çınladı kulaklarımızda.

Umulur ki ferahlık yakındır…