Elif Yüsragül Selvi – 1996 / İstanbul

Kıble mescidinin avlusunda, bir zeytin ağacının altından yazıyorum. Karşımda yaprakların arasından görünen Kubbetüs Sahra var. Bu beldeye geldiğimden beri kalbimi tüm dünyanın mutluluğu yüklenmişçesine tuhaf bir his kapladı. Şimdiye kadar hep yarımmışım da tamamlanmışım gibi. Her secdede kendi miracımı yaşıyormuşum gibi. Sonunda evime varmışım gibi. Yer ve gök dile gelmiş de, benimle konuşuyormuş gibi. Artık hiçliğimi algılamış, fazlalıklarımı üzerimden atmış ve kul olmak üzere yeni bir yola çıkmışım gibi.
Bu havayı soluduktan, her adımda bize bırakılan emanetlere rastladıktan sonra, aynı kişi kalabilmek mümkün değil. Omuzlarımda beni güçlendirecek büyük bir sorumlulukla; okuduğum her kitabın, gördüğüm her beldenin, tanıştığım her insanın, soluduğum her nefesin Kim’i razı etmesi gerektiğinin bilincinde ve kalbimde buranın hasretiyle döneceğim eve.
Her köşesinde kendimizden ve atalarımızdan izler bulduğumuz, Nebî a.s’ın ve diğer peygamberlerin kendi mucizelerini yaşadıkları beldeye olan bu işgali yalnız Filistinlilere ait bir mesele olarak görmemiz, çocuklarımızı yetiştirirken inançsız, gerçeklerden izole ve davasız bir eğitim veriyor olmamız, oradan oraya savrulan halimizin bir özeti. Kutsalı işgal altındayken, kendine ‘ben özgürüm’ diyebilir mi insan? Özümüzü, atamızı, inancımızı kabul edip onlara sımsıkı sarılmadıkça, bizler bu dünyanın tutsakları olarak öleceğiz.
Nebi a.s’ın bizleri önce Allah’a sonra ise birbirimize emanet ettiğini ve ümmet olduğumuzu hiç bu kadar içimde hissetmemiştim. Bu toprakların her taşında emeği olan ve şu an benim bu topraklara gelmeme vesile olan, tanış bile olamadığım kocaman bir ailem var benim. Ayrı topraklarda doğup ayrı dili konuştuğum, namazlarda omuzlarımızla sımsıkı bir duvar oluşturduğumuz, aynı duada birbirimizi teselli ettiğimiz beni ne zamandır bekleyen kardeşlerim var.
Sabah ezanını beklerken avluda bana eşlik eden kuş seslerini, iliklerime kadar hissettiğim bu huzuru hak edecek ne yaptım Allah’ım. Kalbimin şu hali, her nefesimde şükretsem yine de hakkını veremeyeceğim koskoca bir nimet.
Allah bu toprakları kimsesiz bırakmamak adına emek veren Kudüs Kumbarası ailesinden razı olsun, bizleri Aksa’nın özgürlüğüne vesile ve cennetine komşu kılsın. Allah ömür verdikçe her daim dualarımda olacağınızı bilmenizi isterim. Allah da sizleri hayırla mutlu etsin. Elhamdülillah. Elhamdülillah.