Allah’ın rahmeti,bereketi üzerlerimize olsun.
Ben Elif Pamukci Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 1.sınıf öğrencisiyim.
4 yıla yakındır bu dava omuzlarımda ve çalışmaktaydım elimden geldiğince, oraya gitmeyi de çok istiyordum. Gönül Abla gideceğimin haberini verdiğinde evin içinde bir akşam vakti Kudüs’e gidiyorum diye attığım çığlıkları asla unutamam… Kudüs o kadar bereketli ki tam 1 hafta sonra umreye gideceğimin haberini de aldım. Kudüs’ün bereketini daha gitmeden yaşıyordum. Ribat için gideceğimizin haberini verdiklerinde çok daha sevinmiştim. Bütün günlerimi,saatlerimi Mescidi Aksa’da geçirmek ,her bir yerinde anılarımın, ayak izlerimin olmasını istiyordum. Gidene kadar o şok halinden çıkamadım, ta ki Babül Hıtta kapısından tövbe ederek mescide girdiğimiz, Kubbetü’s-Sahra’ya kafamız önümüzde yürüyüp Gönül Ablanın şimdi işte kafanızı kaldırabilirsiniz dediği ana kadar.Şimdi karşımızda görkemli Sahra’m. Yıllardır fotoğraflardan gördüğüm KubbetüsSahra. Nazlı çiçeğim karşımda. O kadar farklı alemdeydik ki başladık grupça ağlamaya. Arkasından bir şükür secdesi…
Asla umutsuz olmamayı,direnişi,sabrı ben bu Ribat’ta öğrendim. Kudüs’e bereketli derler hep değil mi Mekke ve Medine’den geldikten birkaç gün sonra Kudüs’e gittiğimde o bereketi hissettim,gördüm. Tam bir dua ediyordum bir anda kabul olduğuna şahit oluyordum. Subhanallah…
Gönül Abla ,zeytin Dağı’ndayken Yahudilerin görkemli bir mabet yapmak için milyon dolarlar topladığını ve sonra hedeflerini şimdilik unutmamak için vazgeçtiklerini ve o parayı Amerika’dan vs öğrencileri Kudüs’e getirerek okuttuklarını söyledi. Ve dedim ki biz de okuduğumuz Üniversitelerde Filistin’deki üniversiteler ile anlaşma yapıp buraya okumaya ,staj yapmaya ,Arapça kursuna gelmeliyiz. Kısa vadeli planlar değil uzun vadeli planlar oluşturmalıyız.
Ebu Kuteybe ve Musa Hicazi ile yaptığımız buluşmalar… Mescidin ve kadim şehrin her yerinde sohbetlerimiz,ayak izlerimiz oldu. Ebu Kuteybe “fetih çok yakın ve o fetih Türklerden çıkacak çocuklarınızı bu fetih üzerine yetiştirin,söyleyin” dediğinde bir öğretmen adayı olarak başta öğrencilerim olmak üzere ilerde de neslimi bu dava ve fetih üzerine yetiştireceğime söz verdim. Yahudilerin göz hapsinde olması ve orayı mescit yapmamak için verdikleri çabalara karşın ilk kıldığımız namazın Babürrahme’de olması çok ayrı bir kıymetliydi. Orası İmam Gazali’nin İhya eserinin bir kısmını yazdığı yerdi. Eğer mazallah Yahudiler burayı ele geçirirlerse direk Aksa’ya açılan bir kapıları olacaktı. Orada iftar yaptık,ribatta durduk, kapısında kuran okuduk baskın yapmaya gelenlere burası bizim ve bizim kalacak dedik hal diliyle.
Bir sabah vakti Aksa’ya gittiğimizde Sahra’ya giren baskıncıları gördüğümde burayı asla yalnız bırakmamalıyız diye her insana anlatmam gerektiğini düşündüm. Girdiklerini gördüğümüzde grupça cemaatle namaz kılalım dedik. Kıldığımız sırada bir kafile daha gelmiş ve biz içeride namaz kılıyoruz diye alınmamışlar. İşte biz boş bırakmaz ve sürekli gidersek onlar bu şekilde olduğu gibi artık gelip giremeyecek.
Hissettiklerimi yazıya dökemiyorum. Bizim vuslatımıza vesile olan Kudüs Kumbarasına ve Kudüs Kumbarası bağışçılarına çok çok teşekkür ediyorum. Rabbim hepinizden razı olsun. İyiki varsınız her daim dualarımda olacaksınız vuslatıma vesile olduğunuz için. Artık bu dava omuzlarımda çok daha büyük. Bunun için gençliğimi,ömrümü her şeyimi feda etmeye hazırım. Rabbim bize Kudüs’ümüzün fethini nasip etsin. Bunun için uğraşanlardan eylesin.