Selamünaleyküm ben Amine Sena Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 3. Sınıf öğrencisiyim
O havayı soluduktan sonra Kudüs’ün, hüznün sevginin muhabbetin mutluluğun zulmün ümmet bilincinin kimsesizliğin yurdu olduğunu düşünüyor insan. Filistin’de her şey daima kendisi ve tezatı ile yan yana duruyor. Yolları, evleri mescitleri, seması her nereye baksak her adımımızda farklı manalar bulduğumuz her bakışımızda sevinçle şükrettiğimiz ve her bakışımızda hüzünlendiğimiz bir atmosfer orası. Yeri geldi boğazımız düğümlendi, tek kelime edemediğimiz zamanlar oldu. Mescidi Aksa’dan çıkarken Aksa’ya girmek için kapıda kontrolden geçen kardeşlerimizin sabır çektiğini gördüğümde daha da perçinlendi dava şuurum.
Hepimiz aynı davaya talibiz ama bu dava biz olmasak da zaferle taçlanacağı bilincindeyiz. Bizim istediğimiz bu dava da bende varım bu davaya bir taşta ben taşıdım diyebilmek. Hayatımda yaşadığım içimi en çok acıtan ayrılıklardan bir tanesiydi her ne kadar söylemesek kabul edemesek de içimizin rahatsızlığından orayı zalimlerin elinde bırakıp da geldiğimizin hissiyle göğsümüzün dolduğunu anlıyoruz. Bu acıyla beraber bundan sonra yolların açık olduğunu ve oraya gidip nöbet tutacak kardeşlerimin sayısını arttırmak için daha da bir çalışmaya, ümmet adına ne yapabilirim sorusunun içini dolduracak. Hakkıyla adımlar atmam gerektiğinin farkındalığına vardım.
Ben gittim şifa buldum üzerime aldığım tüm sorumluluğum, dava şuurumla şifa olmaya geldim…