Ali Emre Sürek – 2003 / Adana

Ben Ali Emre Sürek, Adanalıyım ve 21 yaşındayım. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde ve Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Siber Güvenlik bölümünde eğitimime devam etmekteyim. Kudüs ve Filistin ile gönül bağım lise yıllarımdan itibaren başladı. Yıllardır yaşanan İsrail zulmüne karşı gayret etmek Rabbime hamdolsun ki genç yaşımdayken nasip oldu. Üniversite hayatıma başladığım İbn Haldun Üniversitesi’nde arkadaşlarımla beraber Kudüs Çalışmaları Topluluğunu kurarak, yıllardır popülist söylemden çıkamayan Filistin davasına akademik bir boyut kazandırma yolunda katkı sağlamak istedik. Çünkü Filistin davası için yarım saatlik eylemler, herkesin gazını aldığı coşkulu yürüyüşlerden ziyade somut çıktıları olan ve gelecek nesillere aktarabileceğimiz sonuçlara ihtiyacımız olduğuna inanıyordum. Çünkü biz gayret etmeden, elimizden gelenin fazlasını yapmayı göze almadan, şehrimizin en büyük caddesinde slogan atarak İsrail’in kahrolmayacağını ve yok olmayacağını anlamalıyız. Okul içerisinde yaşadığımız her türlü zorluğa rağmen çeşitli seminerler ve eğitim programları organize ederek inandığım yöntemle elimden geleni yaptım. Bu gayretimin sonucunda Rabbim bana Kudüs’e gitmeyi ilk kez nasip etti.

İlk gidişim bana bazı konularda çok eksik olduğumu ve önce kendi eksikliklerimi tamamlamam gerektiğini gösterdi. Üniversite değiştirmem de kurduğumuz kulübü diğer çalışma arkadaşlarıma devretmeme vesile oldu. İstanbul Üniversitesi’nde yoğun eğitim hayatıma devam ederken hem Filistin’e insani yardım götürmek üzere kurulmuş bir vakıfta bir süre çalıştım ve sonrasında çalışmalara gönüllü olarak destek verdim. Daha sonra davaya gönül vermiş bir kardeşimin teklifi üzerine, her detayı ilmek ilmek düşünülen ve bu kadar ilgi göreceğini beklemediğimiz Filistin Bölge Masası’nı kurduk. İki üniversite okumanın ve vakıfta görev almanın yoğunluğundan ötürü gözümüzün nuru Filistin Bölge Masası’nı kurarken arkadaşlarımın gayreti benden daha fazlaydı elbette. Çokça şükrediyor ve öyle inanıyorum ki yine bu gayretin sonucu olarak Rabbim yine Kudüs’ü görebilmeyi her türlü zorluğa rağmen nasip etti. Buna da Kudüs Kumbarası gibi bu harika sistem vesile oldu.

Kudüs, bir kez daha şahit oldum ki Allah’ın mukaddes kıldığı, Peygamber Efendimizin Miraca yükseldiği, binlerce sahabenin uğruna mücadele ettiği Mübarek Mescid-i Aksa’ya kavuşma sevincini; orada yaşayan Müslüman kardeşlerimize Kudüs’e giderek destek olabilmenin heyecanını, Mescidi Aksa’nın her karışında ibadet edebiliyor olmanın verdiği huzuru, mescidimizin ve kardeşlerimizin işgal altında olmasının hüznünü, zulme karşı daha fazla gayret etmenin hırsını, her türlü gayri insani müdahaleyi çekinmeden yapan terör devleti İsrail’e karşı nefreti ve tarif edemediğim birçok hissiyatı aynı anda yaşatıyor. Bu kadar duyguyu aynı anda yaşayabileceğimiz başka bir mekan var mıdır bilmiyorum. Babü’r Rahme Mescidinin imamlarından biri ile sohbet ederken tüm Müslümanlara ders olması gereken şu cümleyi kurdu. “Biz yaşadığımız her sıkıntıya rağmen zaferin Müslümanlara nasip olacağına inanıyoruz. Önemli olan ve bize hesabı sorulacak olan ise bizim bu savaşın neresinde nasıl mücadele ediyor oluşumuzdur.”

Bana acziyetimi gösteren ve daha çok mücadele etmemiz gerektiği gerçeğini yüzüme tokat gibi çarpan bu cümleleri unutamıyorum. Kudüs sokaklarında ve Mescidi Aksa’nın kapılarında İsrail askerlerinin kontrolünden geçerek girmek ve hatta çoğu kez içeri alınmamak beni en çok üzüntüye boğan durumlardandı. Kendi mescidimize Müslüman ve Türk olduğumuz için alınmamak gerçekten gururumuza dokunuyordu. Mescidi Aksa’ya vedalaşmak için geldiğim son sabah namazında tüm kapılardan ısrarla ve çeşitli garip tekniklerle girmeye çalışsam da girememiş olmam bana Kudüs’e tekrar gelmeyi vazife kıldı. Kudüs Kumbarası ekibinden Allah razı olsun ki hepsi bu davaya gönül vermiş insanlardı. Kumbara ile oraya gitmiş olmak bize asıl vazifemizi gösteren sorumluluklar yükledi. Eminim ki kumbara ile gelen herkes daha fazla gayret etmeyi kendine görev edinmiştir. Kudüs’e ümmete hizmet için gitmenin verdi ağırlık ve sorumluluk oradan dönünce de hepimizin kalbine yerleşti. Bu sebeple Kudüs Kumbarası sisteminin devamının bu davaya hizmet yolunda büyük bir katkı olduğuna inanıyorum. Kudüs’e tekrar gidişimizde özgür Filistin’e ve Kudüs’e şahit olmak duasıyla…