Selamun Aleyküm,
Bu mektubu Beytül’l-Makdis’ten döndükten dört gün sonra yazıyorum ve hala yaşadıklarım bana gerçek değilmiş gibi geliyor. Bir cuma sabahı bir telefonla başlayan yolculuk, dönüş yolunda ben bu yolculuktan ne öğrendim diye düşünürken son buldu.
Ribat amacıyla gittiğimiz Kudüs’te Ramazan ayının son 10 günü olması münasebetiyle baskılar bir nebze olsun azalmıştı. Bu da bize daha fazla ibadet etme ve çevremizi daha fazla gözlemleme imkânı sağladı. Orada bulunduğumuz 4 gün boyunca Kudüs’ün yakan güneşini de iliklere işleyen yağmurunu da gördük ve yaşadık. Şehrin daha girer girmez hissettiğim kutsal havasını deneyimledik, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Müslümanlarla beraber iftarımızı açtık, sahurumuzu yaptık, teravihimizi kıldık, yüzbinlerce Müslümanla beraber Ramazan’ın son Cuma namazını eda ettik. Ve belki de en önemlisi Kudüs’ün nasıl bir yer olduğunu, ne gibi problemleri olduğunu ve Kudüs için neden ve nasıl çalışmamız gerektiğini gözlemledik.
Allah’a hamdolsun.
Bu saatten sonra bize düşen daha özgür bir Kudüs için çalışmak, çalışmak ve yine çalışmaktır. Allah bizlere bu fırsatı sunanlardan razı olsun ve bizleri bu nimetlerin karşılığını verebilen gençlerden eylesin.
Selametle