Selamünaleyküm,
Bu benim için bir veda mektubu değil, manevi olarak en çok etkilendiğim yer Kudüs’ten bir selam mektubu.
Kudüs’e gideceğimi öğrendiğimde sabaha kadar uyku tutmadı. Hayatımda en heyecanlı bekleyişlerden birisini yaşadım bir hafta boyunca. Hacca gidiyor gibi hissediyordum. Önceden hep uzaktan sevdik, mücadele ettik. Ama bu sefer yanına gidecektik, her şeye bizzat şahit olacaktık. Kudüs Kumbarasıyla gidecek olmamız da ayrı bir sorumluluk yüklüyordu bize. Orada geçirdiğim her bir saniyenin hesabını hakkıyla verebilmem gerekiyordu. Kubbet-üs Sahra’yı ilk gördüğümde Kâbe aklıma geldi. Kâbe’den farklı olarak içimde bir korku hissi vardı. Korkuyordum bir daha kavuşamamaktan, hakkını verememekten…
Daha ilk günümüzden Filistinli kardeşlerimiz, abilerimiz samimiyetle bizimle ilgilenmeye başladılar. Yeter ki siz gelin biz size her yeri, her şeyi anlatırız, sizleri misafir ederiz diyorlar. Bizleri çok seviyorlar. İsrail zorbalarından da bahsetmek gerekir tabi. Bir sabah kapıların açılışında Mescid-i Aksa’ya girmek istedik. Ne’den korkuyorlarsa, gençleri kapının 50 metre uzağına götürüp öyle açılmasına izin veriyorlar. Uçağa bineceğimiz zaman da üzücü bir haber aldık, Gazze bombalanmaya başlandı. Her ne kadar bir şey yapamayacağımızı bilsek de kardeşlerimizin yanında durmak onlarla omuz omuza vermek isterdi gönül. Ama inşallah bu son değil bir başlangıç benim için. Allah’ın izniyle daha çok vaktimiz olacak beraber mücadele etmek için. Onlara yalnız olmadıklarını sık sık hatırlatacağız inşallah.
Dönüş vaktinde tarifsiz bir duygu karmaşıklığı içerisindeydim. Gidebilmiş olduğuma sevinsem mi yoksa Mescid-i Aksa’da bir dakika daha fazla geçirmediğime üzülsem mi, bir daha ne zaman gidebileceğimi mi düşünsem… Bilmek, sorumlu olmak demektir. Kudüs’e giderek aslında büyük bir yükümlülüğün altına girdik, on derece olan sorumluluğumuz bin dereceye yükseldi. Artık biliyoruz, her şeyi biliyoruz. Ne yapmamız gerektiğini, nasıl yapmamız gerektiğini, en önemlisi de ne için yapmamız gerektiğini…
Son olarak neden selam mektubu olduğundan bahsetmek istiyorum. Biz oraya; ziyaret edip, gezip, görüp, her şeyi orada bırakıp gelmek için gitmedik. Öğrenmek için, davamızı yakından tanımak için gittik; o yüzden bizim için selam gezisiydi. Asıl görevimiz, sorumluluklarımız şimdi başlıyor. Bir dahaki ziyaretlerimizi mücadele için, hizmet için yapacağız inşallah. Allah tüm Müslümanları bu yolda muvaffak ve muzaffer eylesin inşallah.
Kudüs Kumbarası’ndan ve destekçilerinden Allah razı olsun. Gençken bu duyguları yaşamak benim için çok ayrı bir tecrübeydi. İnşallah ileride bu duyguları farklı farklı gençlerde yaşatmak bana da nasip olur. Mazlum kardeşlerimizin unutulduğu bir gün olmaması ve mazlum kardeşimizin olmadığı bir güne kavuşma duasıyla…