Gördüklerinin kâbus olduğunu öğrenen her insan kadar müferrih olamıyorum. Ben Aksa Camii’nde Türkiye vatandaşlarının yolunu gözleyen bilhassa Türkiye insanlarıyla ilgilenmek için sabahtan akşama değin orada bekleyen gençler gördüm. Koku ikram eden, bileklik hediye eden… Rus büyük ideasına sahip çıkan beyaz adamların etrafı mübarek kılınmış kutsal coğrafya için yaptıkları yatırım beni hayli sarstı. El-Halil’de Filistinlilere ait otellerde kalmaya özen gösteriyorlar. Megalo idea için Filistin’e tam destek! Ancak turistlerin çoğunluğunun en genç kesimi olarak Güney Koreliler ön planda. Beyt-ül Lahim’deyiz, Yerli Hıristiyanların Selahaddin’e ve Hz. Ömer’e karşı inanılmaz muhabbetleri var. Kudüs’teyiz. Eski çarşılardan, çile yolundan geçiyoruz. Ya da o sokaklar geçiyor bizden. Evet, evet! İnanılmaz kokular. Burada her şey bizi yaşıyor. Biz hiç yaşamamış ölüler olarak süzülüyoruz. Şimdi anlıyorum yaşadığımı, nefes aldığımı. Müslümanlar da Hristiyanlar da kokularından anlaşılıyor. Elimize bir kâğıt verilirse o an çok farklı kelimeler türetebiliriz. Elimdeki çöpü atmak için bir çöp kovasına yaklaşıyorum yanında bir Siyonist. İrkiliyor aniden ve geri çekiliyor. O an Kippa takılı kafaların pek bir numaraya sahip olmadığını anlıyorum. Kubbetu’s Sahra’yı görüyorum. Allah’ım bu gerçek olabilir mi diye haykırıyorum içimden. Şu kelimeler ne mucize sözler ortaya dökebilecekken sessiz kalıyorlar hayal kuvvemde. Ellerimi açıyorum YÜZ KIRK DÖRT DÖ-NÜM arazide bu sevgiye destekleyici olan herkese dua ediyorum. Zeytin Dağından her genç izleyebilsin şu içinde olduğum manzarayı. Gençliğin anlamını Mus’ab b. Umeyr iyi bilir. Gençlerin önemini ise tüm dünya… Gençlerimizin buraya akınını dünya sakinleri yürekleri ürpererek izlesin.
Yürekleri daima cennet serinliği yaşasın Kudüs Kumbarası’na destek olmuş herkesin. ALLAH ruhlarına nur, kalplerine inşirah, hanelerine bereket doldursun. ALLAH onların imtihanını kolaylaştırsın diye ne çok dua aldılar bizden. Dua etmek için bir mekân olması gerekir mi bilmiyorum ama bazı mekânlarda edilen duanın samimiyeti ve manevî değeriyle ne yarışabilir?
Beyaz adamların Filistinlilere katkısı Türkiyelilerden daha çok, diyor oradakiler. Evet haklılar. Biz oraya gitmeye aciziz, birbirimize tahammül etmeye. Selahaddin’in evi gülümsüyor bize; bir daha bekleriz, bir daha gelin, bir daha gelelim. Bambaşka gençlerle bambaşka yürekler ve isimlerle bir sonraki ay geleceğiz, diyebiliyorum. Nasıl olsa bir kez gidilir ve diğerleri dönüştür.
Ve müferrih oluyorum üç sınavımı hiçe sayıp dönem uzatmayı göze alarak gelmişken… Çünkü en güzel rüyaları gerçek kılabileceğimize olan inancımızı ve görüşü ne olursa olsun herkesin tahammülü hak ettiğine dair fikrimizle fetih çalışmaları için dönüyoruz. Gidin. Bu yüzden gidin. Gidemiyorsanız yerinize vasi olarak gençleri gönderin. Onlar da gençliğin anlamını biliyorlar. Dönüyoruz ama artık yaşadığımızı ve aldığımız nefesin anlamını idrak ederek.