Zehra Efe – 2001 / Erzurum

Bismillahirrahmanirrahim.

Ben Zehra Efe. 23 yaşındayım. Sakarya Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunuyum.

Kudüs ile bir kere kavuştuktan sonra hasret bağrımda bir kora dönüştü ve yeniden kavuşmak için oyup durdu olduğu yeri. Yandım, kavruldum. Kudüs bereketin merkezi olduğu için ve aslında tüm insanlık için evrensellik taşıdığı için insanın çamurunda onun toprağından olduğunu düşünürüm hep. Mescidi Aksâ ile Ey Aksa sen ruhsun, ruhumuzdan bir ruhsun diye konuşurum. Onun da benimle konuştuğuna inanırım. Bir sevgili gibi iltifatlar ederim, kavuşmaktan başka çaremiz yok bilesin derim. Çünkü kavuşmak onun şanındandır bilirim. imtihan eder, bekletir, gerçekten sevdiğimizden emin olmak ister, onun için ne yaptığımıza bakar ama isteyenleri mutlaka kavuşturur kendine. Yaşadım bildim. İmtihan etti, bekletti, gerçekten istediğime emin oldu ve niyetimden emin olduğu noktada tamam inandım der gibi açtı yollarını bana.

Son 5 ayda yaşananlar sebebiyle yol uzundu ama açıktı, işittik ve iman ettik, orada olmamız lazım tüm zorluklara rağmen dedik. Bir grup genç Kudüs kumbarası vesilesiyle kalktık mübarek ramazan ayında Allah şehri Kudüs’e vardık. Niyetimiz ribat ve şahitlikti. Anladık ki Rahmetten, bereketten, çok sevmekten yaratılan bu Mescide varmakla da bitmiyor iş. Kapısına gidince başka imtihanlar başlıyor. Mesela işgal ile çevrildiği için Mescidi Aksa’nın her kapısından geçemiyorsunuz. Canları nasıl isterse öyle içeri alıyorlar Allah’ın ayetle sabit kıldığı kutsal toprağımıza. Müslüman kardeşlerinizle gönül rahatlığı ile yüksek sesle konuşamıyorsunuz çünkü her an işgal tarafından fişleneceklerini biliyorlar. Bunlar Filistinlilerin yaşadıklarının yanında minik bedeller tabi. Elimizden gelen buysa küçük de olsa bedel ödemek için orada olmamız lazım. Mesela bir akşam vakti alınmadım Mescide. Halden hale girerek dedim olsun Rabbim bana bunu yaşattığın için hamdolsun. İşte şimdi elimden geleni yapma vakti. Bedel ödeme vakti. Küçük ama kabul et. Benden razı ol. Her şeye rağmen bütün bereketiyle, güzel yürekli Filistinli insanlarıyla, havasıyla, suyuyla, taşıyla, zeytin ağaçlarıyla, öten kuşlarıyla kucaklıyor sizi. Yaralı yüreklere şifa oluyor. Başını okşuyor ona sığınan müminlerin.

Her zaman Rabbim beni Mescidi Aksâ’ya hizmetkar kıl diye dua ettim çünkü hayatımda hiç bundan daha kârlı bir alışveriş görmedim. Ne zaman ona hizmet etsem Rabbim bana bereketini misliyle gönderdi. Bu yüzden önce onu dava edinmeyi sonra ona hizmet etmeyi düstur edinmemiz gerekiyor. Filistin’ de ve Gazze’de yaşanan her şeyin merkezinin Mescidi Aksâ olduğunu ve Kudüs’e en büyük yardımın Kudüs’e gitmek olduğunu anlamamız gerekiyor. Ümmet Mescidi Aksâ’yı, Kudüs sokaklarını, Halillurrahman Camii’ni varlıklarıyla mütemadiyen doldursaydı bugün Gazze ve tüm Filistin işgal altında olmazdı. Şimdi hepsinin üzerinde bir hüzün bulutu geziniyor. Şehirlerin ruhu sökülüp gitti adeta onlardan. Ayağa kalkalım, dirilelim, kalkın Allah şehrine gidelim. Ona sığınalım, kardeşlerimize omuz olalım. Bunu Rabbe, kendi onurumuza, ümmete ve ahiretimize borçluyuz.