Mislina Tatar – 2001/Kahramanmaraş

Ben Mislina Tatar. 22 yaşındayım. Kahramanmaraş’ta yaşıyorum. Hacettepe Üniversitesi Aile ve Tüketici Bilimleri son sınıf öğrencisiyim. Kudüs Davası’na kendimi bilinçlendirme adına okumalar yapmaya başlayarak adım attım. Okudukça kendi çapımda araştırmalar yapmaya videolar izleyerek Kudüs’ü uzaktan da olsa tanımaya başladım. Kahramanmaraş’ta yaşanan depremde evdeydim ve o gün o felaketi bizzat yaşayanlardan biri de bendim. Deprem şokunu üzerimden atıp normal hayata adapte olduğumda kendime verdiğim söz için yapmam gereken ilk şeyi yapacak ve pasaportumu hazırlayacaktım sonrasında ise burslarımdan biriktirip mezun olur olmaz Kudüs’e gidecektim. Kul olarak üzerime düşeni yaptım. Pasaportumu hazırladım ve olabildiğince Kudüs ile ilgili okumalar yapıp katılabildiğim etkinliklere katıldım. Oraya giden abilerden, ablalardan, benden küçük kardeşlerden Mescidi Aksa’yı dinledim. Dinledikçe özlemim, hasretim arttı. Bir gün Gönül Abla’nın konuşmacı olarak katıldığı bir etkinliğe katıldım ve orada onunla tanıştım. Nereden bilebilirdim ki onun vesilesi ile ben evime kavuşacağımı… Allah(c.c) ondan razı olsun Rabbim onu vesile kıldı ve bizleri Mescidi Aksa’ya ulaştırdı.

2 Ekim Pazartesi, Hayatımda asla unutmayacağım bir gün; Ben Kudüs’teyim. Miraca şahitlik etmiş, Efendimiz(sav)’in ayak bastığı yerdeyim. Taif’in hüznünü gideren kutlu, mübarek beldedeyim. Müslümanların ilk kıblesindeyim. Şükür ve teşekkür namazımı Kubbetüs Sahra’da eda ettim. Yıllardır buradaymışım gibi. Hâl dili ile muhabbet ettik Filistinli murabıta teyzelerimle. Gözlerimizle konuştuk gülüşlerimizle selam verdik birbirimize. Bab’ür Rahme’de yaptığımız iftarda gördüm kardeşliği. Paylaştıkça çoğalır sözüne o iftar yemeğinde şahit oldum. Yanımda oturan Filistinli abla ile hiç konuşmadan çok şey paylaştık biz o gün. Kıble Mescidi önünde karşımızda dikilen İsrail askerlerine karşı yaptığımız ribatta anladım kafire karşı nasıl durmamız gerektiğini. Küçük kardeşlerimize hediyelerini verirken masumluk nedir onların yüzünde gördüm.

Kendime bir söz verdim orada. Anne olacağım, şairin dediği gibi anne olup bir çocuktan bir Kudüs yapacağım. Ümmet için Selahaddin’ler, Fatih’ler  yetiştireceğim. Gerekirse Hz. Hanne gibi Mescidi Aksa’ya adayacağım yavrularım Allah’ın izniyle. Bizzat gördüğümde daha da idrak ettim; bu dava sadece orada yaşayan kardeşlerimizin değil, bu dava Müslümanım diyen herkesin. Bu dava İslam’ın. Ben bu dava uğruna ne yapabiliyorsam elimden geleni fazlasıyla yapacağım ve hesap günü geldiğinde Rabbim’e söyleyecek bir kelamım olsun diye yaşayacağım.

el-Halil’de Peybamberlerimizin kabirlerinin olduğu yerde siyonistlerin eğlence adı altında yaptığı ibadetleri görünce içim içimi yedi. Gözlerimiz yaşlı dualar ile çıktık oradan. İnşAllah başlayan direnişte Rabbim dualarımız hürmetine direnişçi kardeşlerimizi muzaffer eyler. Müslümanların bu haklı davasında onlara yardım eder. İnanıyorum ki batılın batması yakındır. İnanıyorum ki Mescidi Aksa’nın prangalarından kurtulması yakındır.

Son olarak teşekkürüm bizleri bambaşka şehirlerden birleştirip bu dava için Kudüs’e gönderen, maddi manevi desteklerini esirgemeyen Kudüs Kumbarası bağışçılarına; Rabbim sizlerden razı olsun. Bizleri oraya göndermede sizleri vesile kılan Allah’a hamd olsun. Her daim dualarım olacaksınız. Özgür Filistin’de sizlerle orada buluşmak duası ile.

De ki: “Hak geldi, batıl ortadan kalkmaya mahkumdur.”