Ben Zeynep Büşra YÜZGÜL, Şanlıurfalıyım.
Küçüklüğümden beri Filistin marşları ile büyüdüm. Hep Kudüse gitmeyi hayal ediyordum. Hz. Süleyman’ın duasına nail olmak için, Peygamberimizin ziyaret ememiz için tavsiye ve teşfik ettiği mescitlerden birine gidip namaz kılmayı çok istiyordum. Hz. İbrahim’in doğduğu şehirden, kabristanına selam götürmek istiyordum. Filistinli kardeşlerimizin yanına giderek de desteğimizi göstermek ve yalnız olmadıklarını hissettirebilmek istiyordum. Orda ki durumları kendi gözümle de görmek istiyordum çünkü görmek duymak gibi değildir. Çok şükür Rabbim Kudüs Kumbarası sayesinde gidebilmeyi nasip etti. Kudüs’e gidince hiç başka ülkeye gitmişim gibi hissetmedim. Kudüs’ün tüm benliğiyle bize ait olduğunu kalbimle hissettim. Gerçekten duymak görmek gibi değilmiş bunu çok daha iyi anladım. Kudüs için daha fazla çalışmamız gerektiğini ve sık sık ziyaret edip yalnız bırakmamamız gerektiğini gözlerimle gördüm ve bunun için çok çalışacağım. 8 ay önce kaybettiğim annemi, her teheccüd vaktinde yanımda hissettim. Adeta teheccüd namazlarını annem ile omuz omuza kılıyor gibiydim. 8 ay boyunca hissettiğim o yalnızlık Kudüs de çok büyük bir maneviyat ve huzura dönüştü. bu duyguları hissedebilmeme vesile olan herkese çok teşekkür ederim.
Bize Kadim şehri gezdiren Musa Hicazi hocamızın sözleri bizleri çok etkiledi. Bize “Yeter ki gelin buraları fethedin ki Kudüs Müslümanların olsun” diyordu. Onların yanında olmamızı isteyen bir milleti Kudüs Kumbarası sayesinde yalnız bırakmadığımız için çok mutluyum. Kudüs ile vedalaşırken Filistinli kardeşlerimiz ile ağlayarak vedalaştık. Onlar bizleri bekliyorlar.Bu uğurda elimizden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğim.
Kutlu beldeyi yalnız bırakmamamızı sağlayan Kudüs kumbarası bağışçılarına çok teşekkür ederiz. Rabbim binlerce defa razı olsun sizlerden.