Kudüs her Müslüman’ın miracıymış aslında, gidince künhüne vardım bu hakikatin. Mescid-i Aksâ’ya çıkan taş sokaklardan geçerken fark etmeye başlıyorsunuz Filistin halkının ne denli kutsal bir davanın bekçisi olduklarını, işgal güçlerinin kontrollerinden geçerek mescide adım atabiliyor olmak ise dağlıyor yüreklerinizi… Üzülüyorsunuz, neden ümmet olarak bir olamadığımıza, endişeleniyorsunuz ya artık bizim olmazsa bereketli kılınan bu topraklar diye. Kızıyorsunuz, en çok da kendinize. Bir düşü, düşlere dalmaksızın kavrayarak sarsılıyorsunuz. Ve sonra bereketi karşısında hayretlere kapılıyorsunuz. Nice peygamberlerin secde ettiği yerde Rabbe yakın olmanın lütfuna eriyorsunuz. Henüz ayrılmasanız bile özlem usul usul dolaşıyor içinizde. Son kez Hıtta Kapısı’ndan çıkıyorsunuz buraya gelmenize vesile olanlara bolca dua ile. Ve o vakit tefehhüm ediyorsunuz; Kudüs’ün bizlere ama en çok da bizim Kudüs’e ihtiyacımız var.
Şimdi bizleri ne yapmalı gayesinden ayırma yâ Rabbi.