Salihanur Ertem – 2000 / Manisa

Esselâmu aleykum,

Ben, Salihanur Ertem. İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi İlahiyat fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiyim. Başta ailem olmak üzere hocalarım ve yollarımın kesiştiği insanlar sayesinde bir Kudüs derdim oldu elhamdulillah. Rabbimin de yardımıyla Kudüs hakkında araştırmaya ve onunla ilgili işlerin ucundan tutmaya çalıştım, çalışacağım da inşallah. Ne kadar Kudüs hakkında bilgili olduğumu ve Kudüs derdimin olduğunu düşünsem de Mescid-i Aksâ ve Filistin topraklarını ziyaret etmemle birlikte aslında tam olarak da öyle olmadığını anladım. Kutsal topraklardan ayrılmamıza saatler kala Mescid-i Aksâ’nın avlusundayken fark ettim bunu. Bir şeyler değişmişti içimde, gördüklerim ve öğrendiklerimle birlikte daha da dört elle sarılmam gerektiğini anladım.

İlk üç günümüz masal gibiydi. Mescid-i Aksâ’da müslüman kardeşlerimizin birlik ve içten tavırlarına şahit oldukça sanki orada önceden beri bulunuyormuş, oradaki herkesi tanıyormuş gibi hissettim. Mescid-i Aksâ adeta yuvam olmuştu o kısacık sürede, ekip arkadaşlarımızla namazlarımızı kılıyor ardından birlikte avluda vakit geçiriyorduk. Orada yaptığımız geziler sayesinde de bilgi sahibi oluyor, yaşayarak öğreniyorduk. Derken Pazar günü geldi çattı. Kubbetu’s-Sahrâ’nın avlusuna doğru ilerlerken diğer günlerden farklı bir tablo ile karşılaştım. Turistler ellerinde telefonlar ile Mescid-i Aksâ’yı arşınlıyor, bazı Yahudiler ise işgalci askerler eşliğinde ritüellerini gerçekleştirmek üzere Rahmet ve Tevbe Kapısı’na doğru ilerliyordu. Onları oradan çıkaramamak aşırı âciz hissettirmiş ve şok etkisi yaratmıştı ben de, bir şey yapmamız gerekiyordu. Kudüs Kumbarası ekibi arkadaşlarım ile ellerimize Kur’an-ı Kerimlerimizi aldık ve onların geçtiği yerlerde oturup okumaya başladık, biz Müslümanlar buradayız ve sizlerin yaptığı bu saygısızlığa ibadetimizle karşılık veriyoruz diyorduk adeta, elhamdulillah. Dik durmamız gerekiyordu. Ekip arkadaşlarımın yanımda olduğuna şükrettim, maddi ve manevi birbirimize destek olarak elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık, Rabbim kabul eylesin.

Bulunduğumuz süre zarfında Mescid-i Aksâ’da müslüman ve kardeş olmanın güzelliğini fark etmek, çocukların bir anda gelip sarılmaları, el-Halil Câmii’ndeki görevli Meryem ablanın gözlerinin içi gülerek bizi ağırlaması, el-Halil Camii ziyaret dönüşümüzde görevli abinin içten teşekkürü, minnettar bakışları ve daha nicesi.. Tüm bunları düşününce oraları ziyaret etmenin ne kadar önemli olduğunu o kadar fark ettim ki. Rabbim oralara akın akın ve her daim gidebilmeyi, Ebu Kuteybe abinin de dediği gibi şu an hasta olan Mescid-i Aksâ’mızın yaralarına merhem olmayı nasip eylesin hepimize. Bana, Mescid-i Aksâ’yı ziyeret etme ve bu hisleri yaşayarak daha da bilinçlenmemi sağlayan başta Gönül Abla olmak üzere Kudüs Kumbarası ekibine ve değerli bağışçılarına teşekkürü bir borç bilirim. Rabbim her daim maddi ve manevi yar ve yardımcınız olsun. Kudüs özgürlüğüne kavuştuğunda hep birlikte Mescid-i Aksâ’da toplanıp şükür namazı kılmak duasıyla, Allah’a emanet olun.