Selamünaleyküm, ben Rumeysa Yılmaz. Kendimden bahsederken nereli olduğum, nerede okuduğumdan ziyade Kudüs için önemli olduğunu düşündüğüm becerilerimden ve eksik gördüğüm noktalarımdan bahsetmek istiyorum. 22 yaşında bi gencim ve Kudüs’e de olabildiğince genç gidilmesi taraftarıyım çünkü bu sadece bir tur değil. Hayatınızı şekillendirecek, bundan sonraki yaşamınıza yön verecek, zihninizde bazı şeylerin oturmasına neden olacak, belki de tam manasıyla kendinizi bulmanızı sağlayacak bir tecrübe. Nitekim bende tam da böyle oldu. Biliyorum ki ümmet bilinciyle yetişen her genç oraya gittiğinde, tüm bu söylediklerime hak verecektir. Bunun yanında dil bilmenin önemine değinmeden geçemeyeceğim. Arapça ve İngilizceyle hemhal olmam oradaki insanlarla çok iyi dostluklar kurmam ve aslında medyaya yansıyan bilgilerle halkın kendi ağzından duyduğum bilgileri karşılaştırmama neden oldu. Gerçekten bilinçli bir şey yapılmak istendiği zaman mutlak suretle gitmeden önce, o bölgenin en azından minimum düzeydeki kelimelerinin öğrenilmesinin ve gitmeden önce bol bol araştırma yapılmasının gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ben bazı araştırmalarımı tamamlayamadan, bilmediğim çok nokta varken gittim Kudüs’e. Çok eksiğim vardı. Daha çok okusam tamamlanır mıydı bilmiyorum ama belki çok daha iyi bir bilinçle dönebilirdim demekten de kendimi alıkoyamıyorum. Kudüs’e ayak bastığınız ilk an, sanki yıllardır yaşadığınız bir yere gelmişçesine bir hisse kapılıyorsunuz. Bu hissin güzelliğinden ve bu hisse neden olan şeylerden bahsedecek kelimeleri bulamıyorum. Lisedeyken lakabımın Nuri Pakdil olduğunu gülerek hatırlıyorum bu satırları yazarken. Hep bu bilinçle büyümüş ve geldiğim yere bilincimi de taşımak adına büyük mücadeleler vermiştim. Bu doğrultuda bizlere bu imkânı tanıyan Kudüs Kumbarası’nın değerinden ve öneminden bahsetmek sayfalar sürecektir ama birkaç cümleyle özetlemeye çalışırsam, bu kuruluş tam da bir ümmet şövalyeciliğidir. Burada bu niyetle toplanan herkesin; bu kadar özenle seçilmiş olması, bu kadar iyi olması, belki de hayatım boyunca yanımda yoldaş edineceğim arkadaşlarımla tanışmış olmam eminim ki tesadüfün çok daha ötesinde bir şeydi ve eminim ki geliyor işte gelmekte olan. Biz daha sağlam adımlar attıkça, çekinip korkmadıkça, yapılan zulümlere gözlerimizi kapamadıkça, geliyor gelmekte olan. Kudüs fatihlerden olma şerefine erişmek için, çok az zamanımız kaldı kardeşlerim. Bu hislerimizi unutmadıkça, Nuri Pakdil’in: Kudüs’süz ve İstanbul’suz aşk yoktur mısrasında neyi kastettiğini çok daha iyi anlayacağız. Dünyada yaşamaya değer tek şeyin aşk olduğunu düşünen bir şairin zihninde, Kudüssüz ve İstanbul’suz aşkın olmayacağını çok daha iyi anlayacağız. Bu anlayış, ayaklarımıza da yüreğimize de güç verecek.
Dilerim ki; yakın dediğim günler geldiğinde, hepimiz Kubbetüssahra’nın bahçesinde yan yana saf almış oluruz ve dilerim ki bize bu imkânı veren ablalarım ve abilerimin emeklerinin karşılığını da o gün hakkıyla vermiş oluruz.