Bismillahirrahmanirrahim
Selamun aleyküm kardeşlerim.
Ben Kudüs Kumbarası 12.ekibinden Muhammet Necati Köklü. Konyalıyım ve Konya’da KTO Karatay Üniversitesinde Hukuk Fakültesinde ikinci sınıf öğrencisiyim.
Mescid-i Aksâ’daki olayları yakından takip ettiğimiz, oradaki halden dolayı üzüldüğümüz, kalbimizin orada atmasını istediğimiz bir zamanda hiç beklemediğim bir telefon geldi. “Haydi Necati Kudüs’e gidiyoruz” diyordu beni Kudüs Kumbarası ile tanıştıran Furkan kardeşim. Başvurumuzun onaylanmasının ardından biraz özlem biraz da heyecan duymaya başladık kayıp vatanımız için. 2 ay önce bireysel olarak gittiğim Kudüs sokaklarında dolaşırken, Mescid-i Aksâ’da ibadet ederken içimden hep “Allah’ım buraları Ramazan’da görmeyi nasip et. Bu mübarek beldenin havası o vakitlerde kim bilir nasıldır?” diye dua etmiştim. Kudüs Kumbarası vesilesiyle bu duayı gerçekleştiren Rabbimize hamdolsun.
Ribat göreviyle gönderildiğimiz Mescid-i Aksâ’da durumların değişmesinden, gerginliğin nispeten azalmasından dolayı görevimiz tabiri caizse askıya alınmış oldu. Biz de hem kıymetli zamanlar hem de kıymetli mekânlar olması hasebiyle tüm vaktimizi mescitte geçirdik elhamdülillah. Özellikle bahsetmek istediğim bir husus var: Filistinlilerin gözünde ayrı bir değerimizin olması. Bunu en çok hissettiğim yerlerden birisiydi Kudüs. Konuştuğumuz Filistinliler Türk olduğumuzu görünce ayrı seviniyorlar. Uzaktan arkadaşlarını çağırıyor bizlerle tanıştırıyor, fotoğraf çekiniyor sevgi gösterisinde bulunuyorlar. En güzeli de tanışmamız üzerinden 20 saniye geçmeden bizi evlerine iftara davet ediyorlar. Kendilerine buraya ribat amacıyla geldiğimizi söyleyince gözleri doluyor, duygulanıyorlar. Türkiye’den hala umutlu olduklarını bizi beklediklerini söylüyorlar. Bu durum karşısında hem oldukça gururlanıyor hem de oldukça üzülüyorum. Bizler bu insanların sevgisini hak etmek için çabalamılıyız. Ne yapmalı etmeli omuzlarımızdaki bu ağır sorumluluğun bilincinde olmalı ve tüm yaşantımızı bu davaya göre yeniden şekillendirmeliyiz. Kudüs için ben ne yapabilirim diye dertlenen kardeşlerim için bu sözlerim: Bu dava ruhunu kendimizde her an canlı tutmalı düzenli okumalar yapmalı, bölgenin gündeminden uzak kalmamalı ve en önemlisi her fırsat bulduğumuzda Kudüs’e gitmeli “Biz buradayız, sizi unutmadık.” Diyerek boy göstermeliyiz. Hem İsraillilere hem de Müslüman kardeşlerimize kendimizi unutturmamalıyız. Allah bizleri bu uğurda neferler kılsın. Kudüs’ün felahında bizleri başat rollere gelmeye layık kılsın. Gönül ablamıza, bizlerin kahrını çeken Merve hocamıza ve hassaten Kudüs Kumbarası bağışçılarına özellikle bizlerin bilinçlenmesinde Kudüs’ü hatırlamamızı sağlamalarından ötürü dualarımın en özel yerini ayırıyorum. Allah sizlerden razı olsun.
قُلْ لِلَّذٖينَ كَفَرُوا سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ اِلٰى
جَهَنَّمَؕ وَبِئْسَ الْمِهَادُ
Kafirlere de ki: Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası kalınacak ne kötü bir yerdir!
راجعين!! – Döneceğiz!